24 Mayıs 2012 Perşembe

Biliyor musunuz?

Erdinç Aydın'ın Evlatları,

Siz beni tanımazsınız, ben sizi tanımam. Birbirimizle ilişkilerimiz rastlantılardan ibaret. Ama rastlantılar bazen tepetaklak edebiliyor dünyalarımızı. Bir kalleş kurşun sizin babanıza rastlamış. Hem de sırtından biliyor musunuz? Keşke bilmeseniz. Keşke bilmeseydiniz.

Bu sabah radyoda dinledim haberini babanızın. Ankara'daki aile ve Varto kelimelerini duyunca daha dikkat kesilerek. Benim babamın da ilk görev yeri orasıymış biliyor musunuz? Nerden bileceksiniz, keşke bilseydiniz. Yaklaşık 40 sene önce 17 yaşında ilk görevi için gitmiş oralara.

Süt iznim nedeniyle erken çıktım işimden. Konya yoluna çıkmak üzereyken yolumuz kesildi. Bir trafik polisi anons etti ruhsuz bir ses tonuyla: "Bekle bekle bekle!". Sadece özensiz olan bu anons değil, bu ülkede cenaze törenleri hep özensiz biliyor musunuz? Keşke bilmeseniz.

Gene mühim bir şahıs gececek dedim içimden sinirlenerek. Böyle özensiz bir anons, sıradanlaşan Ankara protokolü için olsa, aman der geçerdim. Geçen sizin babanızmış biliyor musunuz? Yollarının sırtından vurularak kesilişine mi üzülsem, yollarının bekle bekle bekle diye açılışına mı gamlansam bilemedim.

Naaşın peşi sıra ilerlerken güllere takıldı gözüm. Babannenizi düşündüm önce, az sonra sarılacağım kuzum aklıma gelince. Nasıl da sarmıştır o da babanızı. Acaba dedim çocuğu var mıydı? Gelince haberini okudum. İki kuzusu varmış babanızın. Keşke sizleri bilseydim. Sımsıkı sarılsaydım size, siz baba acısından, ben babanız önümden geçerken hissettiklerimden biraz soluklanır mıydık?

Ne yollarımız kesilsin arkamızdan ya da özensizce, ne de kesişsin yollarımız acı rastlantılarla...






1 yorum:

Unknown dedi ki...

sözün bittiği, yüreğin acıdığı, ruhun darmadağın olduğu o nokta...