21 Ağustos 2010 Cumartesi

11. hafta - Yaz yaz grip ne garip!



Tatilin son günü hastalanmıştı UE, antibiyotik tedavisi gördü. Tam tedavisi bitti, gribal enfeksiyon belirtileri başladı. Suratıma hapşurmak, ballı kokulu öpmek, uyanıp daguna dondur(biberonumu doldur) diyip, biberonu anında bitirip sonra bana sarılıp uyumak suretiyle bana da güzelce bulaştırdı gribi. UE benden oldukça ağır geçirmekle beraber, ana oğul hafta boyu griptik. Ben şimdi iç güveysinden halliceyim. O ise daha köhür köhür öksürmek, gözlerinin çapaklanması, akan münükler gibi gribal etkiler altında. Geçen hafta babaya, bunun daha kötüsü UE hastalanınca kardeşine bulaştırması olacak demiştim. Düzeltiyorum daha kötüsü kardeşine ve analarına bulaştırmak olacak.

Pıtırcık hasta annesini daha fazla üzmek istemedi sanırım. Ve bulantılarına son verdi. Anne bulantıları geçip daha çok yemesine rağmen 300 gram zayıfladı. Bu sefer sıcaklarda ısı dengesini harcamaay veriyor sanırım tüm kalorileri bedenim. Bir öncekine göre kilo kontrolü oldukça iyi gidiyor.

Elma kabuklarıyla elma çayı (UE günde 2 elma yediği için bolca kabuk elimin altında oluyor), sıcak suya limon dilimler,, ıhlamur (bitki çayı günde 1 fincan) gibi çay kahve yeri tutucularla idare ediyorum.

Hastalık nedeniyle adımölçeri tatile çıkardım.

Herkes pıtırcığın kız olacağı yönünde tahminde bulunuyor. Kız senesi erkek senesi olur ya, bu sene ne senesi?

Kilo Artışı: 1.1 (Kilo azalışı bir daha görmeyiz sanırım)
Haftanın Sıkıntısı: Grip
Haftanın Heyecanı: Mide bulantısı olmadan yiyeceklerin tadına varmak.
Maraştan gelen kesme dondurma.
Pıtırcık: İncir kadar.

Pıtırcık Daha Küçükken - Önceki Hafta
Pıtırcık Daha Büyükken - Sonraki Hafta

14 Ağustos 2010 Cumartesi

10. hafta - Ben 10 oldum.



Bu hafta kendi doktorumuza ilk kontrol, mide bulantılarının hafiflemesiyle geçti.

Perşembe günü büyüme atağımı yaptı nedir, kolumu kıpırdatacak hal bulamadım kendimde. Hamilelerin, hamilelikleri boyunca kullanacakları örneğin 10 gün gibi bir izin hakları da olmalı düşüncem doruğa çıktı. Akşam 8'de yatıp sabah 8'de kalkınca neyse ki kendime geldim. İlk hamilelikte yaşamadıklarımı yaşıyorum. Neyse ki ikinci. Gözüm korksa da etkisi olmayacak olamayacak:)) Fakat dediğim gibi, tüm sıkıntılara rağmen tadını çıkaracağım. Hiç hadi bitsin demek yok. Çok şükür onu dedirtecek kadar sıkıntı şimdilik yok.

Hamile şımartılması yaşamaya da başladım. Arkadaşlarımdan hediyeler alıyorum. Tuna'nın Hülyasından hamile bandım elime ulaştı. Göbeğim bu hızla büyümeye devam ederse tez zamanda resmi bu sayfada sizinle olacak (UE tatilde makineyi yere düşürmek suretiyle kırdı. O güzel ayaklarının resimlerinden, biz makinemizden olduk. Makine tamir olana kadar -umarım olur- resim yok:( ) Sanal Tükkan'a mutlaka göz atın;)

Göbeğimin büyüme hızı inanılmaz. Mavi'nin indirimlerinden faydalanıp 2 elbise aldım. Hem bu bunaltıcı sıcaklarda daha ferah hem göbeğe kaçak kat çıkacak imkan var.

Yürüyüşleri tam rayına oturtamadım. Günde 7000 adım civarında atıyorum. 10 bin adıma çıkamadım. Sıcak suya limon atıp bolca içiyorum.

Günde bir ıhlamur, 2 bardak açık çay. Bugün mide bulantılarım hiç yok (maşallah), kahve dünyasından taze kahve aldım. Demleniyor...

İndirimler ve tchibo'da bebek teması var. Ama bebeğin cinsiyetini bilmeden alışveriş yapmam çok anlamsız. Zaten erkek olursa tepeleme eşyası var. Kız olursa biraz takviye yaparım (itiraf ediyorum erkek olursa da yaparım çok şekerlemeler).

Gözüm yeni doğmuş bebeklere takılıyor. Sanki benim bebeğim 2930 doğan bir bebek değilmiş gibi, amma da küçük doğuyorlarmış diyorum. Sonra büyük hızla koşarak arayı çoktan aşmış UE energizerının peşine düşüyorum. Enerji patlaması hem de bu sıcaklarda.



Kilo Artışı: : 1.4
Haftanın Sıkıntısı: Halsizlik
Haftanın Heyecanı:
Hediyeler
Pıtırcık: Erik kadar

Pıtırcık Daha Küçükken - Önceki Hafta
Pıtırcık Daha Büyükken - Sonraki Hafta

13 Ağustos 2010 Cuma

Peki ya UE neler yapmakta?

UE görüşmeyeli beri neler mi yapıyor.

Artık kakası geldiğinde mutlaka bildiriyor. Chicco'nun ayı şeklinde lazımlığından almıştık. Ayıya yapacağız artık konuşmalarımız etkisini gösterdi ve 16 temmuz'da ayiya (onun telaffuzuyla) ilk çişini yaptı. Sonrasında ayi babanneye gidince, biz ikinciyi almakta gecikince, bir iki klozet denememiz oldu. Sonra babanne ayi lazımlığın temizlenmesinin kolay olmadığı hususunda bizi uyarınca mothercare'den bir model edindik. Sonra araya tatil girdi. Yollarda, kakam dedikçe yap bezine dedik. O da her kakasında haber vererek kakasını bezine yaptı. Tatilin son günü hastalanınca çok üstüne düşmedik eve dönünce de. Doktorda, hemşirenin 2. doğmadan bitirin yoksa bitmesi uzun sürer uyarısıyla da beraber, hastalık da etkilerini bitirince başladık tekrar hadi ayiya konuşmalarına (ayı bizde diğeri babannede). Babanne külotlar da almış. Ben de alıştırma külotlarından ve sevimli kahramanlı külotlardan almayı planlıyorum. Halıya ufak kazamız da bulunmakta kısa deneme süresinde. Gelişmelerle bağlanacağız.

Tatile çıkarken kahvaltı sonrası UE'yi babanneye bırakmamıza rağmen anca 1'de yola çıkılabildik. Hem de sabah 7'de yola uyanılmasına, hem de kahvaltı keyfi dışında hiç durmadan hazırlık yapılmasına, valizler geceden hazır olmasıan rağmen.

Tatilde, anane dedenin bahçeli yazlığında kaysi(kayısı) ağaçtan koparıldı, bahçede yağmurlar (sulama) yapıldı, kağıt helvanın tadına varıldı, kum banyoları yapıldı, sepetli bisikletin arkasında turlar yapıldı, kaşla göz arasında merdivenden çıkmaya çalışıldı, yazlığa gelene kadar Ayça'ya uğrandı, elmalıktan elnalar yendi, ineklerle tanışıldı, büyük halaya büyük teyzeye uğrandı.

Yolda, İnegöl'de Zeynel'e uğrandığında Zeynel (UE'nin deyişiyle Etçi Dede) ile tanışıldı.

Kamp hayatı UE'ye çok yaradı. Sosyalleşti. Kreş'in belirli bir yaş sonrası gerekliliğine çok inandım. Haşlanmış mısır, patlamış mısırla tanıştı. Ev dışına çıkınca düzen şaşması dışında, etraftaki çocukların etkileri de söz konusu. Ben patlamış mısırı boğazına takılma riskinden korkup yedirmeyen bir anneydim. Denize bayılıyor. Alttan destekli simidini bırakıp, bildiğimiz simitlere geçtik. Ayaklarını çırpmayı öğrendi. Elleri de çırpabilse yüzüyor olacaktı. Denizde insanların dalması, su sıçratması çok eğlenceli geldi. Bu talebini düş düş emirleriyle dile getirdi. Deniz öğleden sonra genelde dalgalı oluyordu. Dalgalarda eğlencenin bir numaralı kahkahacısı da UE.


Arkadaşı Egeben (önce Egepen diyordu. Egemen.) ile oyunlar oynadı. Büyüdükçe Egemen'le oynama oranları artıyor. 2 yaşını ve paralel oyun dönemini geçince, çeteyi kuracaklar gibi görünüyor.

Anne baba yanında mı bakmaksızın alıp başını gitmeler başladı.

Ekler gelişiyor. Ama komik olanlar da var. Çöpeye (çöpe), topaya (topa).

Bu seneki tatilimiz oldukça rahat geçti. Geçen sene odada yemek hazırlama çalışmaları çok yıpratmıştı. Şimdi herşeyi yiyebilir olması, kum ve denizin onu eğlendirmesi, açık hava, güvenli ortam, etraftaki eş dost...

Bana yazlıkta değilsem 1 haftadan fazla deniz tatili sıkıcı geliyor. Kahvaltıya yetiş, akşam yemeği saatini kaçırma düzeni belki beni yoran. Ama UE o kadar mutluydu ki, hiç hadi dönelimi düşünemedik.

15 gün bizimle ve çok eğlenceli ortamda oluşu, pazartesi sabahı babanneye bırakırken ilk defa kıyamet kopmasına neden oldu. Bayıldığı dedesi bile onu ikna edemedi. Ama her geçen gün yavaşlayarak cuma itibariyle eski halimize döndük. Bunda dedenin kamyöne (kamyon) ve arabaya götürmesinin etkisi büyük sanırım. Tam erkek çocuğu, araçlara ilgisi çok yüksek. Motooo, kamyön, otobas, araba her biri geçince heyecanla isimleri söylüyor. Arabanın ön koltuğuna oturup kendinden geçmesi de cabası.

Bu arada akrabaların isimlerini sorarken dedenin adı ne diyince Ankara'dayken ilk önce babasının babasının ismini söylerken, Balıkesir il sınırları içinde sorulduğunda annesinin babasının ismini söylüyor. Öteki diyince diğerinin ismini veriyor.

Yazlıkta, babasının babasıyla telefonda konuşurken dede diye seslendi. Annesinin babası kendi üstüne alınmasın diye hemen peşi sıra ismini de ekledi.

Ankara'ya gelince denize diye tutturdu.

Bu ara tutturmalar başladı, o küçük biberonla içmermiş, gece vakti gidildi babanneden küçük biberon alındı. Şimdi de büyük diye bir tutturması var. Ne olduğunu pek anlamadık, başka şeylerle unutturuyoruz. Teribble mı oluyoruz, nedir?

Ateş düşürücülerini kendisi içiyordu. Teyzesiyle oynarken antibiyotiğini verdim. Teyzesine ben büyüdüm havaları yaparak geldi içti. Suratı değişti. Anladım tadını beğenmedi. Sonra birkaç kez burun sıkma metodunu uygulamak zorunda kaldık. Sonra bak içmezsen burnunu sıkmak zorunda kalacağız dedik, nazlanarak da olsa içmeye başladı. Halasının kocasına bayılıyor bu ara. Onlardayken, bak eniştesi kendisi içiyor diyince şırp ilaç yutuldu. Dün akşam da gene içmeyince, aaaa eniştesini arayıp söyleyelim derdine ilaç anında yutuldu. Enişte arandı. İçtim denildi. (Bütün kelimeler var. İkili cümle örnekleri de var. Ama çok ara ara ikili cümle kullanıyor.)
Hızlı hızlı gözlerini kırpıyor, yan yan bakıyor. Bunun insanlar tarafından sevildiğini farkedince herkese yapmaya başladı. Birilerine kendimizi beğendirme çabalarımız dorukta. Hele ki bu kişiler çok sevdikleriyse.

10 Ağustos 2010 Salı

9+3, yine yeniden...

Çok şeyler birikti yazacak. Ama ben çok güç bulamadım kendimde.

Çünkü UE abi oluyor (bence epeydir çok abi gerçi) ve UE'nin ilk haftalardaki acaba gerçekten hamile miyim sessizliğinden 2 küsür sene sonra, bulantılar çok fena sanırım hamileyim başlangıcı beni yordu.

Doktoruma göre 2. hamilelik ilkinden daha zorlu geçermiş. İlkinin bıraktıkları ve geçen yıllar nedeniyle.

Belki zorlu geçecek. Ama ilkinde yaşadığımız doğsa bir an önce telaşından ziyade, tadını çıkarmak niyetindeyim, bulantılarımın bile. Çünkü içimdeki o kıpırtıları muhtemelen son kez hissediyor, içimde son kez bir canlı büyütüyor olacağım (hayat koşulları olmasa 3 ne muhteşem olurdu).

Bulantılar 5. haftada pek beterdi. 18 temmuz günü test sonucunu gördük. 19 temmuz günü doktoruma ulaşamayınca, ama tatile de pıtırcığı görmeden çıkmak istemeyince 6+2 de geçici bir doktor değişikliği ile pıtırcığı görüp, kalp atışlarını duyduk. Bu doktor 2. yi normal doğurursun dedi. Kendi doktorum ise bu görüşte değil. Ben de bu riski alacağımı sanmam.

7. hafta itibariyle tatile çıktık. Anne yanında ve memleketimde olduğum için midir bilinmez yola çıkınca bulantılar bıçakla keser gibi bitti.

Kampa geçince geri geldiler.

8 ve 9 u tatilde tamamlayıp Ankara'ya döndük. Bulantılar gene geçti.

Bulantılar asla çok siddetli değil, ama 5. haftadakiler bayıldığım kahvenin aklıma gelmesi halinde bile hoşnutsuzluk duymamı sağlayacak şekildeydi. Giderek azaldı. İşin ilginci ne yersem gitmiyorlar. Midem ağzımdaymış gibi...

İlkinde hiç bulantı olmayıp 2. sinde olunca, cinsiyet farklı inanışı var. Bu sefer kız olursa ayrı cins, erkek olursa oğluma harika arkadaş olacağı için bence ne olursa muhteşem olur (ekrana hevesle bir baktım ikiz mi diye ilk tanışmada:)). Geçen sefer kız istiyordum. Evlat sahibi olmadan pek çok şeyi bilmediğimiz gibi, onun baldan tatlı olduğunu da bilmiyorduk. Ha kız, ha erkek.

Bugün kendi doktorumuzla ilk görüşmemizi yaptık. 9+3 üz bugün itibariyle. Ben 1 kilo almış durumdayım. Ve karnım oldukça çıktı bile. Doktorun ilkinin etkileri derken ne demek istediğini çok net anlıyorum.

Bir de, pek çok şeyi ne çabuk unutmuşum:)) Ne, ne zaman oluyordu bakıyorum. Selamlar eski siteler...

Çok memnun kaldığım çatlak önleyici kremin adını tekrar sordum. Mustela Stretch Marks Double Action. Çatlak eğilimli bünyede 0 çatlak. 16. haftadan sonra kullanılmaya başlanıyor.

6 fincana kadar kafein hakkı var (çay kahve kola- ben kola içmem- kahvenin tadını tekrar almaya başladım, bir fincan türk kahvesi ooooh pıtırcığıma da yarasın).

Hep en yeşil olanını, daha fazla demir için yiyiyoruz.

16. haftadan itibaren 1 litre süt ya da muadaili. Mümkünse gece yatmadan önce bir kısmı. En çok kalsiyum gece depolanırmış. (İşte gelenekle bilim buluşuyor bazen böyle, yatmadan önce süt içme geleneğini düşününce)

Şarap, bira serbest. Sarhoş olmamak kaydıyla. Aman da ne çok içerim:))

Sigara kesinlikle yasak.

Çok kilo almak yok. Kilo alırsan kılcal damarlar yeni dokularına yayılır, bebek yerine yeni dokuları beslersin.

Bunun dışında sen zaten doğru beslenme kuralları biliyorsun dedi, ek bir açıklama yok.

İş günleri aksattığım yumurta yeme alışkanlığıma hamilelik ve doğum sonrası dönerim (Sanki Ayşe Arman sordu da ben cevaplıyorum, böyle havalı havalı dönerimler:))Ama ben artık geniş zaman kullanabilirim, uzmanı oluyorum, geçtiğim yollardan geçiyorum. Kendime bir hamilelik geleneği oluşturdum:)). Ki bayılırım yumurtaya. Her sabah bir yumurta bir bardak süt. Sonra ara öğünde ekmek peynir zeytin. Öğle yemeği. Meyve ara öğünleri. 2 ceviz 5 antep fıstığı 3 badem gibi dönüştürdüğüm bir çerez akşamüstü ara öğünü. Akşam yemeği. Yoğurt, maden suyu (mineraller ve içindeki yoğun kalsiyum nenediyle) gece yatmadan süt. Bu düzenle geçirmiştim bir önceki hamileliğimi. Akşam ve öğle yemeğine besin gruplarını dağıtarak. Bolca bakliyatı unutmuyoruz folik asit için. Benim doktorum folik asit kullandırmayan ekolden. Ve günde en az 10 bin adım atmaya dikkat ederek. 13 kilo almıştım. Eski kiloma dönüp hamile kaldım. Ama karnımın hızlı çıkışını görünce, 2. hamilelikte kilolar kolay verilmez değerlendirmesi de doğru sanırım demeye başladım. Dikkati elden bırakmamak niyetindeyim. Geçen sefer ilk başlarda hızlı kilo alıp, sonradan yavaş gitmiştim. Nedenlerinden biri de günde içtiğim yarım litre sütü yağsıza dönüştürmemdi. Pınarın yağsız sütü benim favorim. Yağsız yoğurt ve peynir sevmdiğim için burda bir değişiklik yapmıyorum.

UE'yi kaldırmamda hiç sakınca yok. Üstümde zıplamaları bile serbest. Kardeş var yapma diyip düşman etmeyin çocuğu dedi.

UE ile aralarındaki yaş farkı, benim yaşımın ilerlemeyişi (31) risk grubuna girmemiş olmam gibi nedenlerle daha önce de konuştuğumuz gibi ideal zamanlama olduğunu söyledi. Yanındaki hemşire ve sekreter ise ben gelmeden aralarında sürpriz hamilelik her halde diye konuşmuşlar:))

Haberler işte böyle.

Dönüşüm muhteşem oldu değil mi?