7 Mart 2011 Pazartesi

Bir epidural sezaryen hikayesi.



Geçen hafta bu saatlerde (28 Şubat 2011), yatakta heyecandan fır dönüyordum. Şimdi bir haftalık kızımı uyutup ekran başındayım.

Uykusuz gecenin sabahında erkenden kalktım ki kahvaltımı vakitli edip, 12 de başlayan doğum yasakları öncesi bir de öğle yemeği yiyecek zamanım olsun. Sabahımı Senem'in sürpriz mesajı renklendirdi. Kuvvetli bir kahvaltı sonrası, ananenin yemek hazırlıkları (UE'yi 2 gün idare edecek bi sürü çeşit yemek pişti), babası ve UE'nin sabah gezintisi, internette surf, bir güzel duş, doğum sonrası için hazırlanan sütlaçtan tırtıklama, rokalardan son demetleri yutmaca, kuru erik ve kayısı pestillerinden meyve suyu hazırlanması, hamile halle son türk kahvesi keyfi sabahı doldurdu. Öğle yemeğinden sonra doğum yasakları da başlayınca vakit iyice geçmez oldu.

Valiz son kez kontrol edildi. Kameranın fotograf makinesinin pilleri şarj edildi. UE'ye NE'yi doktor karnımdan çıkarsın mı diye sorulup, çıkarsın cevabı alınınca, o zaman biz hastaneye gidelim dendi:).

4:30 gibi UE'yi hazırladık, böbannemize gidip H. dedesine teslim ettik, karşılığında böbannemizi aldık. Hastaneye ulaştık. Anneanne, dede, teyze evdeki son hazırlıkları yapıp hastaneye ulaştı. Saat beşte odamıza yerleştik. Bende aşırı bir heyecan biraz da korku vardı. Hemşire glip gerekli hazırlıkları yaptı, bebeğin eşyalarını aldı. Bu sırada babanın lise arkadaşı B. Amca da ekibe katıldı. Bende aşırı bir uyuma isteği vardı, sanırım gerginlikten.

Prof Doktor Necmettin Ünal'ın gelmesiyle bendeki heyecan doruğa fırladı. Bir epidural korkum hep vardı. Acar Bey'in açıklamalarıyla ve babanın da ameliyata girecek olmasıyla ikna olmuştum. Necmettin Bey, kaygım var mı sordu. O da rahatlatıcı konuşmalar yaptı. Yapacağı her adımı önceden aktaracağını, rahatsız olduğum ya da kaygım olan bir durum olduğunda hemen bildirmemi istediğini söyledi. Kedi gibi sırtını kamburlaştırma faslını beceremedim. İlk denememiz başarısız oldu. İkincide başardık. Ama başardığımız hemen anlaşılmıyor, o bekleme süresinde başarısız olursak genel anesteziye dönebileceğimi söylemesi bendeki heyecan ve paniği arttırdı. İnsanın bir duruma kendini hazırlaması kötü. Bu arada epidural hakkında hiç araştırma yapmamış olmama sevindiğini, internette çok yanlış bilgiler olduğunu ifade etti. İğnenin giriş yönüne göre önce bir tarafta belirtilerin başlayacağı bilgisini verdi. Benim sağ ayağımda ısınmayla başladı belirtiler. Yarım saat içinde işlem tamamdı. Bacağımda hem doktor hem baba test yaptı. Ben aaa, hissediyorum dokunuyorsunuz diyince, morartılara bakarsın sonra dedi. Ciddi bir cimdikleme testinden benim sadece hissettiğim dokunma idi. Ama işin ucunda kesilmek olunca ben hissediyorum da hissediyorum yırtınmalarında bulundum. Bir yandan tansiyon takibi yapılmaya başlandı. Tansiyon düşmesi istenen bir durum, ama kontrolsüz düşmesi istenmeyen bir durummuş. Bu arada gelen telefonlara baba cevap vererek doktorumuza sekreterlik yaptı. Çok esprili, aşırı rahatlatan bir doktor Necmettin Bey, kadın doğumcunuzdan ısrarla isteyiniz.

İşlem sonuna doğru Acar Bey geldi, aşağıda görüşürüz diyip ayrıldık. Aşağı inerken ben göz yaşlarıma ve titreyen bacaklarıma hakim olamayacak kadar gergindim. Aşağıda baba, ameliyata hazırlanmak için bizden ayrıldı. Ameliyathanenin soğuguyla yüzleşince dayanılmaz bir mide bulantısı ve kan çekilmesi hissi başladı. Bildiğiniz ani tansiyon düşüşü. Doktora bildirince, bunun olabileceğini söyledi. Bir ilaçla bu hisleri giderdiler. Yoksa ayık olmak işkenceye dönüşecekti. Acar Bey geldi, peşi sıra da baba. NEcmettin Bey fotograf makinesini aldı, baba kamerayı. Necmettin Bey babaya düşüp bayıldığınız anı çekeceğim diye takıldı. Esprilerle beni kesmeye başladılar:)) Bu sırada iki fotografımız var ki beni çok güldürüyor. Acar Bey ciddi bir ifadeyle kesme işlemine başlamış, biz ana baba Necmettin Beye sırıtıyoruz. Bir de Acar Bey büyük bir kuvvetle ters gelen bebeğimizi çıkarmaya çalışıyor babayla biz gene gülüşerek poz veriyoruz. Çok kısa sürede bebek çıktı. Çok pembe bir bebek. Ve ben aaa pek de minikmiş dedim, Necmettim Bey nerden bildiniz dedi. Evdekinden:)) UE nin yanında pek minik. Kendileri 3750 grammış oysa ki. Acar Bey bebeği bana gösterdi, sonrasında kontroller için doktorlar aldı. Bu arada rahim dışarı çıkmış, tekrar yerine yerleştiriliyormuş (tüm operasyonlarda mı yapılıyor, bebeğin duruşuna ilişkin mi bilemedim), ameliyatın başından beri hissettiğim baskı dayanılmaz boyutlara ulaştı. Necmettin Bey ameliyatın sonunda 3 dakika kadar beni uyutacağını bunun 12 saatlik uyku gibi geleceğini başında söylemişti. Surat ifadem değişince, fotograf çekmek dışında yapabileceklerim de var istersen uyutayım bebeği bir kere daha gör diye bekliyorum dedi. Ve bu kısmın en sevimsiz kısım olduğunu vurguladı. Ben dayanmaya çalıştım. Poposunda minik bir kesi olduğu için uzun sürdü hazırlanması. Ve artık dayanamayıp uyutun beni dedim. Tabi bir 15 dakika kadar kızımızı uzaktan izleyip, konserini dinledim. İlk gecelerde susmayacağının işaretiymiş o bağırtılar:))

Odamızda tekrar NE ile buluştuk. Odaya döndüğümüzde Hala ve Eniştemizden başka süt gelmişti bile. Hemen ilk emzirmeyi yaptık.

M. teyzemiz, G. Dayımız, Y. Teyzemiz, Ö. Teyzemiz ve karnında Gökçe arkadaşımız ve MK eniştemiz ilk ziyaretçilerimiz oldu.

M. Dedenin nöbeti devralmasıyla, H. Dedemiz de bize katıldı. Böbannesi eve gidince heyecanla NE nerde diye sormuş. Hastaneden ilk gelenin NE'yi eve getireceğini sandı sanırım.

Ben ameliyattan çıkar çıkmaz ayaklarımı oynatabiliyordum. Arkadaşlarımın deneyimlerinde bunun biraz daha geç olduğunu dinlemiştim. Gece 23:00 gibi de beni yürüttüler ve su içmeme izin verdiler. Peşi sıra lohusa şerbeti geldi. Gece 02 sularında da muhallebi, çay, patates püresi gibi yiyecekler. Epiduralin düğmesine basmamı gerektirecek bir durum olmadı. Rahim kasıcı iğnemi yaptılar (bence çok önemli detay). Kan grubu belli olunca uyuşmazlık nedeniyle de iğnemi oldum.

Necmettin Bey ve Acar Bey ikilisi (ilk bebekte de doktorumdu), gerçekten iyi iş çıkarıyor. Bu bilgiyi de not düşmek isterim... Ben ilkini erken doğum, ikincisini ters geliş nedeniyle kurtarma operasyonu şeklinde sezaryen oldum. İlk sezaryenim çok kolay geçince doktorum keşke normal doğurabilseydin demişti. Herkese normal doğumlar diliyorum, ama olamıyorsa iki türünü de denemiş biri olarak tavsiyem epidural sezaryen. 50 dakika içinde gayet ayık biçimde odamdaydım. Bebeğin doğğuşunu gördüm, babasıyla o anları paylaştım.

Rüya gibi bir doğum hikayesi sayılabilir, uykusuz her gece öncesi sessizlik olduğunu nerden bilelim. Uykusuz geceler de bir sonraki posta kalsın.

Dokuz aylık serüven böyle güzel sona erdi. İlkine kıyasla oldukça zorlu bir gebelik geçirdim. Başta acaba 3 olsa mı derken, şimdi bu düşünce bana oldukça uzak. Kalp sıkıntıları ve çarpıntıları doğum olur olmaz dindi neyse ki.

İşte bu bizim hikayemiz, dileyen herkes tatsın.

8 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Gozunuz aydin, cok tatli bir bebek NE masallah :) Cok heyecanli bir hikaye olmus senin icin, demek 2. de bile heyecan oluyor :)
4 kisilik maceralarinizi bekliyorum :)
Saglikli, mutlu ve uzun bir omur sursun NE :) Cok ama cok seker bir bebek!

Hilal dedi ki...

güzel günlerde sağlıkla büyüt bebeğini. epiduralle ilgili bazı çekincemelerim vardı, senden bunları duymak iyi geldi :) sevgiyle kal

Dilek dedi ki...

gözün aydın,ne güzel bebeğine kavuşmak, ben de bugün dr. kontrolüme gidip doğum günü ve saatini kesinleştireceğiz. Muhtemelen 15 mart olacak bizimki de.. Allah hepimizi hayırlısıyla bebeğine kavuştursun...

Bahar dedi ki...

Hayırlı olsun. Allah analı babalı, sağlıkla büyütsün.

K.T dedi ki...

hayırlı olsun. sağlık mutlu bir evlat olsun.
yeni yazılarını bekliyoruz.

gunebakan dedi ki...

sevgili sarı çizmelimm
güle güle büyüt bebeğini
blog dünyasından hayli uzak kaldım iş yoğunluğu nedeniyle.
senin kızınla, benim büyük kızın doğumgünleri aynı ve üzülerek söylüyorum ki, yıllarca aynı espriye maruz kalacaksınız. nee doğumgünü 28 şubat mı, iyi ki 29 olmamış, yoksa 4 yılda bir kutlayacaktınız kih kih kih...
bıkmadılar bu espriden arkadaş yaaa...
öperim canım benim, 2 çocuklu olmak dadından yinmeyen bişey. büyüdükçe uleyn ne iyi bişey yapmışım diyeceksin. güzelliklerle büyüt. sevgilerimi yolluyorum...

Hayat güzeldir.. dedi ki...

Hayırlı olsun, çok ama çok güzel bir bebek NE. Sağlıklı mutlu ve çok güzel bir ömrü olsun güle güle büyütün.SKucak dolusu sevgiler.

saricizmeli dedi ki...

Çok çok teşekkürler güzel yorumlara.

Hilal, hiç düşünme derim kendi deneyimimden.

Dilek, az kaldı 15 marta. Sağlıkla kavuşun inşallah.

Günebakan, ne güzel senden ses duymak. Senin yorumunu okuduktan sonra Faik Öztürk'e denk geldim tv de. Safiye Soyman, 27 şubat doğumluymuş. Meşhur espriyi yaptı ne demek istediğini daha iyi anladım:))