31 Temmuz 2009 Cuma

Dong!

Benim bir ara taşınmam gerekiyor artık! Bugün taşınacakmışım gibi aklımda, hiç taşınmayacakmışım gibi hazırlıklarımda faslına son vererek hazırlıklarıma
başlıyorum. Dong! Duydunuz zilin sesini...




Oyuncak amacına ulaşmaya başladı, ama ne oyaladı oğlumu aylarca. Bir de mama sandalyesinden aşağı atmasa:))

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Emek emek emekleme.


Üzerinden ay geçti sanırım, bizimki emeklemişti numunelik. Sonra park yatağında sıralamaya başlayınca, emeklemeyecek her halde diye düşünmüştüm. İlk önce sinyalleri geldi, göbeğini merkez alarak 360 derece dönme, ardından ayaklar ve popo kalkmaya başladı. Sonra da kurbağa gibi bir atılmayla ilk emekleme. 26 Temmuz 2009. Ankara'ya
geldiğimiz akşam evde ilk çekmecesini de açtı;) Hala pıtır pıtır ilerleme söz konusu değil. Lakin geri geri:)) dolanmaya başladı evde.

2. diş gelmek üzereymiş. İyice mızmızlanıyoruz. Benim yanından ayrılmam yasak örneğin. Neyse ki dinlenmiş durumdayım, enerjim yoğun. Ormanda çilek toplayan şirine edasında hem yanında olabiliyor, hem uyurken ve anlık dalgınlıklarında yapılması gerekenleri yapıyorum. (Bir günde iki kayıt bile yazabiliyorum:))

Vız vız arı, balığın suçu ne:))




Bir anneler bir de balıklar aksi tavırları bir gülücükle hemen hafızalarından silerler...

İşte geldik gidiyoruz, hoşçakal kardeşim deniz.

On kocaman sene sonrasında tam kocaman bir ay tatil yapacaktım. Bin atlı akıncılar kadar şendim. Sabah Umut Ege'yi babannesine bırakıp hazırlıklara başladık. 7 de uyanıp ancak 11:30 gibi mutfak valizi gibi yeni kavramlarla yollara düştük.

Ders 1- Çocukla yola çıkış saatin belli olmaz.

Zeynel'de verilen mola sonrası, arabaya biner binmez uyuyan Umut Ege beni pek mesut etti. NE de güzel zamandı uyyumak için, o uyuyacak biz sohbet edip yol alacaktık. Bir de yağmur bindirmez mi, bayılırım yağmura, her yerde. Sonra birden bire durduk. Yaklaşık 45 dakika kıpırdamadan bekledik. Bursa havaalanına yakın bir yerdeydik. Kesin birileri geliyor yolu kapadılar diye düşündüm (Ankara insanı ruh hali işte:)), geliş gidiş ayrı yolları olan yerde ne kazası. Tır kazası. Tır yolu kapayacak şekilde kaza yapıp arkadan gelen arabaya çarpıyor, bu kazanın etkisiyle 2 kaza daha oluyor. Neyseki can kaybı yok. F=MA ne işimize yarıyacak da öğreniyoruz bunları demesek de temel fizik kurallarını böyle araç kullanan insanlarımıza öğretsek. Neyse ki yolculuk Balıkesir'de anane konaklamalı. Gece dokuz gibi ancak Balıkesir'e ulaştık. 2 Saatlik daha yol var, yerleşmek de cabası.

Ders 2- Yol hali lafı da çok manalı bir büyük sözüymüş, yolun her hali düşünülmeli.

Tatilin ilk 4-5 günü, yeni ortama alışmakla geçiyor. Çok iş var, hem denize girilecek (hem de Umut Egeye yemek yedirme başarılıp 10:30 a kadar deniz faslı bitecek, öğleden sonraları genelde dalgalı oluyor deniz), hem sohbet muhabbet edilecek (kamp ortamı olunca hazır kurulmuş pek çok arkadaşlığı birinci saatte tatilinizde buluyorsunuz), hem yemek pişirilecek, hem malzeme edinilecek, hem yedirilecek. Ben yemeklerini kendim hazırlıyordum. Çoğu anne gönül rahatlığıyla çocuklara ortamdaki yemeklerden yediriyordu. Ben onları yadırgamadım ama onlar beni, aaa yemekleri kendin mi hazırlıyorsun diye pek yadırgadılar:)) Evde tuzsuz veriyorlarmış onlar da, ama şu tavukta hiç tuz yokmuş ki, vb. Yazlık kısmı biraz daha tatil kısmı oldu. Yemek yükü, çocuk bakım yükü omuzlarımdan alındı. Deniz birden bire akşamları fevkalade oldu (Özgür Anne, aynı kumsaldan giriyormuşuz, tavsiyem akşam altı suları, nasıl sakin, nasıl sıcak), sabah koşturması son buldu. Tembellik etmeyip sabah 10:30 a kadar uyumasaydım, kitap okuma, şezlongta uzanma, daha uzun süre denize girme hayallerim gerçek olabilirdi, lakin uyku biraz uyku bütün isteğim buyduuu dedim:)) Havalar sıcak olunca (ve dün doktora gidip 2. dişin patlamak üzere olduğunu bu nedenle çok emmek istediğini anlayınca) Umut Ege durmadan emmek istiyordu. Emzirmeler, gelen giden eş dost, emeklemetme talimleri filan derken kocaman bir ay denize daha doyulmadan bitiverdi.

Ders 3 - Ya anne sütü verilirken tatile gidilecek, ya da beklentiler yüksek tutulmayacak, ya da yazlık tercih edilecek.

Çocukları 5 yaşın üzerinmde bir arkadaşıma oh ne kadar rahat dedim, sen öyle san eve dönsek diye hayaller kuruyorum diye cevap verdi.

Ders 4- Hamileyken ve çocukla, bir bebek ve bir çocukla, iki çocukla tatil yılları düşünülüp vay be ne tatil yaptım denebilir.

Ders 5 - Denize girip mest olmasını görmek, şezlongta uzanamamaya, kitap okuyamamaya, dinlenememeye değer. İyi ki var, daha önce de anlattığım gibi rüyalarımdaki tatiller bile onunla güzel. Benimki sadece geçiş sürecinin şaşkınlığı.


Benim için tatiller, yılbaşları gibidir. Yeni yıl bize güzellikler getirsin. HErkese iyi tatiller...

28 Temmuz 2009 Salı

Gelenler, gidenler...

İsveç'ten kardeşim geldi cuma gecesi. Cumartesi sabah da benim babaannemin vefat haberi. Hastaydı ne zamandır. Büyükanneler büyükbabalardan son kalandı. Bir devir kapandı aslında. Benim anne, annemle bababım büyükanne büyükbaba oluşunun aklıma daha net kazınmasıydı bir yandan da bu gidiş. Hayatta oldukça yol aldığımın daha da zihnimde berraklaşması (31 yaşındayım derken söylenen rakkamlar artıyor bence, hissettiğimiz hep farklı). Sevdiklerimizle geçireceğimiz zamanın ne kıymetli olduğu, hoyratça harcanmaması gerektiğinin, bu yönde her gün artan çabamın ne kadar doğru olduğunun göstergesi.

Cenaze sonrası Ankara'ya döndük. Burası ne kadar da serin.


Not: Bir baş sarımsaktan insanın içi tıp eder mi, benim etti. Okuyan anlıyor. Bu kadar ince detaya kadar düşünülmek, beni hayatta daha güçlü kılıyor. Sevgilerimle...

24 Temmuz 2009 Cuma

Damla da kim?






Anlatacak çok şey yok aslında, yaz miskini günler, birbirinin tekrarı, keyifli, ağır, kahveli, sohbetli, kahkalı, eski arkadaşları (ve çoğunun bebeklerini) görmeli, yağcıbedirli(balıkesir - sındırgı yöresine has el dokuması halı), akşam altıda çarşaf gibi sıcacık sulu (ege için enterasan), UE'yi görmeye gelen eş dost, iade-i ziyaretler. Tek değişik olansa UE uyurken bisiklete binip denize gidip girip gelmem, lise günlerindeki gibi. O kadar kendimi lise günlerime döndürmüşüm ki, dönüşümde damlayı alıp geleyim diyen babama (UE'nin gözleri biraz kızarık son günlerde, doktoru damla önerdi) damla kim dedim:)

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Dikili'de bir gün...




Sabah erkenden uyanılır (gece boyu, sıcak nedeniyle sömürülen anne uyumaya devam eder) dedeyle komşu bahçelerde gezilir tozulur, site ahalisinin uyanmasına tanıklık edilir, kahvaltı ardından bir güzel uykunur, bandiyle tanışılır pek alışılmaz, ela ablayla sohbet edilir, oyunlar alemine dalınır aha emekleyecek diye anne heveslendirilir hevesi kursakta bırakılır, bahçe sulanır, yemekler yenir yenmeyen yerde hamza amcaya gülümserken yemeği kaktıran hain anneye kızılır, olimpik havuz boş ve ev içindeyken altına girilip oynanır kikirdenir, denize gidilir çok enerji harcanır, öykü ablayla oynanır, gözler defne ablayı arar, sonra dedenin kucağında erkeenden uyunakalınır....

Ayşe Arman Bugün ne güzel demiş :

"Evet biliyorum, entelektüeller, yazlık evleri, siteleri aşağılarlar. “Balık istifi gibi yan yana evler, plajda dip dipe havlular, ığğğğğ, felaket!” filan derler. Onlar, limon ağaçların içinde evleri tercih ederler. Müstakil bir evde sukûnet, huzur. Haklılar ama o entelektüeller 4.5 yaşındaki çocuklarıyla ne yapıyorlar bilmiyorum.

Çünkü benimki çocuk istiyor!

Bir sürü...

Eren, Emir, Sera, Mia, Can, Pırıl, Lila, Nis, Aslan Cem istiyor...

Ve kocaman bir plaj...

Mümkünse mısırcı geçsin, elma şekerci geçsin, kolluklu, ördek simitli çocuklar sığ denizde yüzsün, babalarla su savaşı yapsın, kumdan kale yapsın...

Anneler, denize bir metre öteki şezlonglarda Elif Şafak okusun (bütün bir plaj, hatta bütün bir koy seni okuyor Elif!) her yer beyaz kum olsun ve taşsız deniz... Göz ucuyla anneler, çocukları izlesin, babalar margarita getirsin...

Öğlen, şık-salaş lokantasında ev yemekleri yensin...

Ben valla, bu yaz böyle bir yer bulmanın dayanılmaz hafifliği içindeyim.

Önümüzdeki 10 yıl da buraya gelmeyi planlıyorum.

“Bizim sitede ev tut!” diye akıl fikir Selin Çıkınoğlu’na teşekkürü borç bilirim."

Hele böyle yıllardık tanıdıklarının olduğu yazlık site, değme tadına.

21 Temmuz 2009 Salı

9. ay.


Dokuz koca aydır doymadın anne resmimi çekmeye, bırak da biraz oynayayım.


Dişim görünüyor mu:))

19 Temmuz 2009 Pazar

Phelps Dikili'de.



En başarılı diş kaşıyıcı ile olimpiyatlar başlar....

Phelps'in rekorları kırılır...






Olimpiyat sonunda bitkin düşülür, 19:30 da uyunakalınır... Olimpiyat havuzu boşaltılır, bir sonraki gün için temizlenip hazırlanır.

Büyük balık küçük balığı yer.

Ege sularının balığı UE dün ilk kez balıkla tanıştı, büyük balık küçüğünü yuttu. Anne hamileyken sevdikleri sevmedikleri ve çocukların damak tadları ilişilendirilir. Hamileyken balıktan çok tiksinmiştim (ki bayılırım), merak ediyordum ilişki var mı diye. İlk deneyim gayet iyiydi, hele tavuk ve kırmızı et denemeleri yanında. Bir irice sardalya mideye indirildi. İlk denemelerde küçük porsiyon önerisini akılda tutarak bununla yetindik.

Bir bakalım artık Ayvalik haline torik inmiş mi, heh he.

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Motorlu taşıtlar geçiyor, bizimki hemen seçiyor.




Ortasına geldik tatilimizin, nasıl geçti anlamadık 15 kocaman gün. Tatili ortalama hedyesi midir bilinmez, en güzel deniz bugüne denk geldi. UE tatil boyunca 9 sularında kalkmayı huy edinmişti. Bu sabah erken kalkınca erken gittik denize ve ben koca 15 günde ilk kez kumsalda biraz uzanabildim (11 itibariyle deniz faslını bitirmeye özen gösterdiğimizden, uyan kahvaltısını ettir derken sadece bir deniz girişlik dilimimiz kalıyordu).

Motor sesleri dikkatini cezbediyor. Kucağımda yatıyor olsa bile hemen kalkıp ne geçiyor diye bakınıyor. Dün yeşil mercimekle haftada bir bakliyat öğünümüze de başladık. Emekler mi diye tekrar heveslendirmeye başladı beni, karnından destek alıp elleri ile 360 derece dönüyor.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Anne Hasta! Asmalarda üzüm bisiklette gözüm...




Pazar akşamı rüyayla karışık mide bulantılarıyla uyandım. Hep aman grip olmayayım diye kışı geçtim, yazda boğuldum. Emzirdiğim için kuvvetli bir ilaç alamıyordum. Pazartesi tüm gün yatakta başımı kaldıramadan yattım. Doktor emzirmemde bir sıkıntı olmadığını söyledi. Tüm gücü Umut Ege'yi emzimeye harcıyordum. Akşamüstü Gümüldür'de bir özel hastane bulabildik (devlet hastanesi Seferihisar'daymış, daha ciddi durumların vay haline) hastalığın sebebi araştırılmadan yapılan ağrıkesici beni biraz kendime getirdi ve gece düştük yazlık yollarına. Herşeyin başı sağlık özlü sözü ile gelelim yazlık günlerine.

Dalından şeftali, erik, elma, yerinden körpecik semizotu, pazardan minicik sakız kabaklar, süt mısırlar yemenin içmenin memleketindeyiz. Yazlığa taşındığımızda kardeşim ufaklık bense çocuktum büyüdük, şimdi UE bebek olarak geldi. Hey gidi günler hey...


UE ananesinin bisikletinde fink atıyor, bahçede yaprak yolup elinden bırakmıyor, evde çeşitli oyuncaklar buluyor (teyzesi her dolabından bir oyuncak çıkıyor, tepe tepe oynuyruz heh he), ananesi ve dedesiyle gülüp eğleniyor, karpuzcunun peşi sıra traktörü takip ediyor, komşulara cilveler yapıyor. Sallanan salıncaktaki minik bir açıklığı yakalayıp kocaman bir deliğe dönüştürerek bebeklikten çıktık çocuk oluyorum müjdesini veriyor. Günler böyle geçip gidiyor.

12 Temmuz 2009 Pazar

Kaşınmayın sizi yaramaz dişler...

Halası geldi geçtiğimiz cuma günü, UE yeni bir diş kaşıma aracı buldu:)) Oldukça da sağlamcı çanta oyuncağını da elinden bırakmıyor:))




Eski tatiller gibi hayal ettim, çantama bir sürü kitap koydum, okuma hızımsa çok düşük. UE bile benden çok kitap okumuş olabilir:)) Rüyamda UE'yi anneme bırakıp 2 günlük tatile gitmişim, tatilde nasıl kederleniyorum, ama daha emiyordu nasıl bıraktım diye. Tatiller zorlu geçse de onsuz tatil rüyamda bile düşünemiyorum. Gerçi son 3 gündür oldukça tatil modundayız. Düzenimiz oturdu. Daha fazla oda dışında vakit geçirecek düzenlemeler yaptık.



İlknur vampirli bir kitaptan bahsetmiş, kahraman olarak bunu hayal edip okuyabilirsin:))



Dişler ççok kaşınıyor. Çenemi yakalayıp dolanıyor ve emme delisi oldu. Babasının düşkünü, anne yardımcı oyuncu:P Baban nerde diyince dönüp bakmaya başladı, belki de rastlantı. Anne nerde diyince oralı değil, hain kurt. Öğleden sonraları deniz kabul edilebilir sınırlarda dalgalı olunca, akşamüstü deniz seferlerimiz de başladı.

Uzun zamandır görmediğim arkadaşım Aynur'a denk geldik. Kızı 3 yaşına gelmek üzere. Annelerin aynı yollardan geçtiğini görmek rahatlatıcı. İki anne yanyana gelince engellenemez konu annelik. Sinem umarım seni çok bunaltmamışızdır sohbetimizle.

Mert abisi ve Sıla ablası bu sabah ayrıldılar. UE'nin sayfasından takip edecekler bizi. UE'nin ilk kamp arkadaşları oldunuz. Sizi çok sevdik. Umarız bundan sonra da bolca görüşme imkanımız olur. Umarım UE de sizler gibi güzel ve akıllı bir çocuk olur.

Bir haftayı geride bırakmışız bile. Sabit konaklamalı tatillerde 5 gün sonrası bana sıkıntı verirdi. Günlerin nasıl geçtiğini anlamıyorum bile.

10 Temmuz 2009 Cuma

Oooo sen yana ben yana, ikimizin resmini çıkarsınlar yan yana


Pişşşt Egemen gel resim çektiriyoruz.



İşte saat budur... Işık sevdası tatil formunda. Denize yansıyan ışıklar da çok dikkatini çekti.



Hamakta bile tay tay duracağım demekte UE.



Yorgunluktan bayılırsın seni denizler hamaklar hakimi.



Yarım kaşık duvara yapışık diye bilmece vardı küçükken:)) Baba oğul bay kulaklar.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Saricizmeli Usta'nın Mutfağı




Tez izleme komitesine hazırlanan bir baba olunca bilgisayar bana çok az düşüyor. Olayları detaylıca anlatamıyorum sonradan aklıma geliyor. Dünkü yazıda sayfanın başlığına uygun olarak yazıp bırakmışım. Yasemin’in kardeşi her konuda fikri olan (etrafta o kadar çok ki) şahsiyetlerden biri değil elbette, konunun uzmanı bir akademisyen. Bebekler için hazırlanan yoğurtların çok yoğun protein içerdiğini günde bir adetten fazla verilmemesini de söyledi. Kullan at biberonlar da tavsiyeleri arasında. Zaten plastik biberonları da(bpa içeren) bir kez kullanıp atarsanız sorun yok:). Ben kuzenime sormuştum ona da danıştım, lor ve peynir farkı nedir diye. Cevapları ikisinin de farklı yararları olduğu yönünde. Yeşil çayla Türk çayının (demleme lakin sallama değil) önemsenmeyecek yarar farklarının olduğunu da ben çay tiryakisine duyurarak mutlu ettiler. Bitki çaylarını sevmeme rağmen başım hiç hoş değil yeşil çayla.

Gelelim tatil gelişmelerine. Sabah çamlıkta köy kahvaltısı yaptık. Dokuzda başlayan kahvaltı, üstüne keyif kahvesi, ardından deniz, sabahın nasıl geçtiğini anlamadık. Umut Ege biraz mızmızlamaya başladı, dişi kaşınıyor sanırım. Tüm gün emerek gezse hayır demez. Dirseğine dayanıp kalkmaya çalışması da yeni geliştirdikleri arasında.

İki günde bir odada yemek hazırlıyorum. Bugün gene yemek günü. Bulaşık makinesi, dolapların içinde eşyalar, kıymetini bilin;)

Tatil mutfağı için tavsiyelerim:

Bir elektrikli ocak aldık. Kumtel, gayet memnun kaldık. Fakat üstüne tam oturan bir tencere şart, cezve ile bir şeyler hazırlamak çok vakit alıyor.

16 cm. kapaklı bir çelik tencere

Minik bir tel süzgeç (hem yıkama hem püreleme amaçlı) büyüğünü buralarda yıkamak zor olur diye tercih ettim, çok isabet etmişim.

Bir kesme tahtası

Yıkamak sorun olmasın diye bolca çatal kaşık bıçak

Silikon kaşıklar

Cam rende

Ağzı kapaklı kaplar

Küçük borcamlar (kase boyu) ısıtırken çok işe yarıyor

Ceviz kıracağı (hergün taze kırmak isterseniz)

Ceviz dövmek için tokmak

Ve dezenfekte etmek için makine


Kahvaltıda peyniri ve yumurtasını benim hazırladığım ceviz pekmez meyve suyu (anne sütü çok emdiği için meyve suyuna döndüm) ekmek/biskuvi karışımına ekliyorum.

Mercimek, makarna, pirinç, patates, soğan, tarhana depomuz var, buradan sebze ve et alıyorum. Püre, çorba, makarna/pilav , sebze püresi devam ediyoruz. Bugün itibariyle yoğurt mayalamayı da deneyeceğim.

Egemen’le birbirlerini gördüklerinde mest oluyorlar. Yaşıtlarıyla beraber olmak için daha fazla ortam yaratmamız şart görünüyor. Bu akşam Egemen'le derin uykuya dalıp annelere sohbet imkanı verdikleri için de hamakta sallanma ödülü kazandıklarını duyururuz:P

7 Temmuz 2009 Salı

Biz biz idik inci gibi dizildik.

Tamam bilmecedeki gibi bir dizilme olmasa da dişimizin ucu göründü. Pazar günü yolda içinden dişi hissetmiştim. Ha bugün ha yarın bekliyordum. Bu sabah babası "dişine bir baksana birşey hissediyorum" diyince patlamış yeri gördüm. Daha inci halini almamış gerçi. İlk gören (ilk hisseden değil) alacağı için hediyeyi almak bana düştü. Ama bir ortak çalışma oldu oğlumuzun dişini görmemiz.

Öğleden sonra Mordoğan'a Mavi'yi görmeye gittik. Umut Ege abi oldu ya, uzun uzun süzdü Mavi'yi bu bebek de ne der gibi:)) Yeni huyu dikkat çekmek, çekemeyince de aaaa diye bağırıp dikkati toplamak. Bu çalışmayı Mavi'nin ananesi üzerinde de denedi:)

Kıymayla barış ilan etti, ya İzmir'de kıyma ayrı bir güzel ya iştahı açıldı.

Park yatağında sıralayıp ışık yanan müzik çalan aparatta takılıp güzel vakit geçiriyor.

Kamp hayatının en güzel yanı etraf eş dost tanıdık dolu. Yasemin teyzesi bize burada da tam destek. Sinem'e de yemeklerde Umut Ege'yi oyaladığı için teşekkürü de borç biliyoruz. Akşamları Umut Ege'yi arabasında uyutup biraz keyif zamanı yakalıyoruz. Bu akşam Yasemin ve ailesiyle güzel sohbetimizde, Yasemin'in kardeşi bizi plastik biberon kullanmamamız hususunda uyardı. Dergide de bunu okumuştum. Bizim biberon mazimiz çok yoktu, sıcakların artmasıyla (aşırı susayıp biberon emmeye ikna olunca) beraber son bir haftadır kullanıma aldık desem yeri. İlk kullanımlarda uygun olan ürün kaynatıldıkça, bulaşık makinesine kondukça özetle ısıya maruz kaldıkça salınım yapıyor bu da içindeki mama ya da sıvıyla bebeğe geçiyormuş. Büyüklerde bu önemsenmez bir etkiyken bebek için tehlikeli oluyormuş. Aynı durumu teneke konserveler için de söyledi. Cam biberonu eline vermekten ürtüğüm için plastik kullanmıştık. Ama artık plastik biberonlar çöpe, cam biberon da benim elime. Plastik biberon tercih edildiğinde de bpa free ibaresi aranmalıymış.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Umut Ege Tatilde.



Bizim araba görünümlü kamyon cumartesi öğlen yollara düştü. Umut Ege son uzun yolunda ana kucağında durmamak için elinden geleni yapmıştı. Bu sefer daha da büyüdü iyice huysuzlanır derken, içine tam gömülüp ayaklarını koltuğa dayararak oldukça rahat bir yolculuk yaptı. Koca bir torba oyuncak almıştım yanıma, bunaldıkça oyuncak değişimiyle sorunsuz geçirdik yolculuğu. Buz kutusu kurtarıcımız oldu. Sabah evde hazırladığımız yemek saatler sonrasında hala soğuktu.


Bugün tatil tam anlamıyla başladı, çünkü denizle buluşma gerçekleşti. Ege & Ege. Babası simiti şişirirken denize girdiğimizde ses çıkmadı ama çok sevdim emaresi de yoktu. Simit geldi ve keyif başladı. Simitin tentesi çok faydalı olsa da ilk gün olduğu için kısa kestik keyfi. Sonrasında biraz hamak keyfi yaptık. Sonra odamıza dönüp yemek pişirme keyfi:)) Bu arada yorulan Umut Ege dörtte yatıp yedi de kalkarak keyifler keyfi yaptı. Gece uyuması ise onbiri buldu.

Simitin altından çıkan ayağa dikkat.




Etrafta ne kadar çok bebekli aile var algımız çok seçici canım. Egemen de burada. Kendi yaşıtları Umut Ege'nin daha çok dikkatini çeker oldu.

Kuzey Tan, biz bir ay kadar İzmir'in bilimum ilçelerindeyiz. Bakarsın denk geliriz.

2 Temmuz 2009 Perşembe

Tatile bir kala...

Geçen sene hamilelik nedeniyle Ankara'dan çok uzaklaşmak istememiştim. Bir haftalık tatil de tadımlık olmuştu. Tatil sonrası bastıran sıcaklar, iş yerinde izne ayrılmadan bitirmek istediğim işlerin temposu, erken doğum, doğum sonrasında kullanırım diye sakladığım erken doğumla yanan izinlerim, bebek ve birlikte yürüyen doktora yeterlik çalışmaları... Hepsi daha da arttırdı tatil gereksinimimi ve hevesimi. Taşınıp tatile gitmekti hedefim, ama başaramadık. Dinlenip taşınma ile devam edeceğiz. Cumartesi sabah yollardayız.

Bebekle hele de ek gıdaya başlamış bebekle tatil hazırlığı muhteşem oluyor:))
Anne babanın valizi, umut egenin arabası, park yatağı, valizi ve mutfak valizi kategorileri mevcut. Arabayı büyütmüştük bunları düşünerek, ama kamyonet olmadıkça hep yer sorunu olacak gibi duruyor.

Mother & Baby temmuz sayısında, zoover web sitesinden çocuklar için en uygun kategorisinde en yüksek puan alan 10 oteli sıralamış. Blog labirentlerinde gezinirken (bir blogta bir link görülür, hoop ona hooop ordan başkasına) hangi blogta okudum hatırlamıyorum (Ayvalik olduğu için dikkatimi çekmişti) Grand Otel Temizel övülmüştü. Otel listede de 8. sırada yer alıyor.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Zihni Sinir Proce:))


Bugün Esse'de resimdeki tel süzgeçi görüp aldım. Sebze pürelerinde hayat kurtarması amacıyla, bakalım hayal ettiğim kadar başarılı çıkacak mı:)

Doktor etleri kıyma olarak vermişti. Biz et yediremedikçe çareler ararken, kıyma formundan vazgeçtik. Sonuç olumlu.