31 Aralık 2009 Perşembe

koskacaman 2009 geçiverdi...

Doktora derslerimi bitirdim, Balıkesir'e kamp kurdum, yeterlik verdim, taşındım, işe başladım, Umut Ege'nin 1. yaşını kutladım. Yazarken ne çabuk, yaşarken ne tantanalı! Sevdim ben seni 2009. Biraz gezme kısmın kusur kaldı ama o kadarı kadı kızında da olur be gülüm.

Geçen sabah Umut Ege uyandı, emdi, sonra bana yanağını uzattı öpeyim diye. Bak seni böyle sürprizli, böyle sıcak, böyle özel, böyle tadına doyulmaz uğurluyorum (son günlerdeki ateşle imtihanımızı hadi görmezden gelelim, güzelliklerin hatrına) . 2010'a selam söyle. Hiç fena değildin sen, 2010'dan da en az senin kadarını bekliyorum!

Herkese iyi seneler.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Geçiyor günler...





14. ay geride kaldı. GÜnler geçiyor, gidiyor.
Yürüme projelendirmesi devam ediyor. Analiz, geliştirme tamamlandı. Testlerdeyiz. 7-8 adıma kadar çıkabilirlik göründü. Şu an ben de test dokumanını yazarak katkıda bulunayım:))



Annesine hiç kıyamaz, uzattığı soğan kabuğuyla besleyecek beni:)

Saat'e aette, şapkaya aygki diyor.

İlk gördüğünde fena halde korktuğu köpek bu günlerde biricik oyuncağı. Hov hov kendinden geçiyor. Sanırım havlamayı benden öğrendi:) Yaz gelse de biraz doğaya karışsak.

15 Aralık 2009 Salı

Günün bebeği...

Dünün bebeği olmuş mu günün bebeği.
Geçen sene aylak aylak:)) evde otururken, dur bir resim göndereyim Mother & Baby'e demiştim. 1 hafta içinde çocuğumun resmini basmadıklarından, amaaan çocuktan anlamıyor bunlar demiş konuyu da unutmuştum. Bir hafta önce resmi yayınlayacağız, e-postası gelene kadar.

Hangi resmi gönderdiğimi bile unutmuştum. Allahtan evdeki posta kutusunu temizlemiyoruz (umut ege temizlik işlerine el attı, yakında onu da temizler:)). Bulduk resmi. Nostalcik resim yerine yeni bir resim gönderdik, motherandbaby, motherandbaby, bizim larva çoktan kurbağa oldu, bascaksan bunu bas dedik. Onlar da bugün gönderdiğimiz son resmi, alt kısma da eski resmi göndererek basmışlar.


Bugün Egemen'in doğumgünü. Burdan kutluyorum tekrar. Sevgili annesi, biricik proce arkadaşım Ö., karnımızda Egemen ve Umut Ege kod yazdığımız günler ne güzeldi!:P Java sohbetlerinin arasında konuşur hiç çözemedezdik onca kiloyu nasıl aldık:)) Dönüşünü sabırsızlıkla bekliyoruz.

13 Aralık 2009 Pazar

Resimler...

Temizliğe başladığımda çok enercik oluyorum...




İşleri bitirdiğimdeyse, oldukça bitkin.




Anneyle babanın 5 gün evde kalmasına bayram deniyormuş.


Ayağın zerafetine bakın:)



Isırık ısırık ısırmamak için resmini çektik.

10 Aralık 2009 Perşembe

Uzandım, çocukluğuma indim, geri çıkasım gelmedi:)

1. Sizi mimleyen kişiye link veriyorsunuz mutlaka, ki, akışı bozmayalım...

Özgür Anne


2. Çocukluğunuzda anne ve babanızla (ya da aile büyükleriyle) yapmış olduğunuz ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay, bir aktivite, bir eylem... Ve hangi yönünüze katkıda bulunduğu... (Tekrarlanabilir olması tercih sebebi)
* Bolca toplanan dostlarla kurulan sofralarda çok şarkı söylemiş, tiyatrolar
yapmışımdır. Bu genelde ünlü bir şarkıcı ya da tiyatrocu olunca söylenen
repliktir, ama beni ben yapan tekrarlanır aktivite diyince aklıma geldi:)) Ayrıca
konservatuar sınavına gizlice girmediğim gibi kazanmadım da, repliğin devamı böyle gelir.
* Sonra kısıtlı bütçelerle yaptığımız Türkiye içi geziler.
* Ve de Annemle kurduğumuz hayaller.
* Düşünülüp düşünülüp yapılan şakalar.

Sabah yataktan neşesiz kalkan insanlara sinirlenirim, neşeli ve esprili olmak hayat prensibimdir. Şakalarımızdan ,sofralarımızdan aldım bunu.
Gezilerden, hayattan kısıtlarla da tad alabilmeyi, ülkesini tanıyan bir insan olmayı, istediğini yapmak için çok paran olması gerekmediğini.
Annemli hayallerdense, özgüveni, hayal etmeyi. Herşey hayal etmekle başlıyor aslında. Şimdi o hayallerimizi düşünüyorum, ne kadar da ötesindeyiz.
Neşe, özgüven ve hayal edebilme becerisi hiç fena değil değil mi?
Tabi o sofralardan öyle sofra kurabilmeyi, gezilerde böylesi araba kullanabilmeyi de öğrensem hiç fena olmazdı.

3. Çocukken oynamayı en çok sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı?Çivi oyuncaklarım, kızılderililerim (bilhassa mangallarına bayılıyordum:)), klozeti küveti lavabosu olan banyo takımım, turuncu kapaklı fırınım. Bayılırdırm bunlarla oynamaya. İlkokul beşinci sınıfta iki korkum vardı, biri büyüyünce evcilik oynamayı bırakamamış olmak, diğeri ise sıcak çay içememek.:).
4. Sokakta oynar mıydınız?
Hayır, hiç sokakta oynayan, ip atlayan, ağaca tırmanan bir çocuk olmadım. Keşke olsa mıydım? Bu konuda hiç bir özlemim yok.
5. Çocukluğunuz ve ilk gençliğinizle ilgili keşke farklı olsaydı dediğiniz bir durum/olay...
Anneannemin eskiden konak olarak kullanılmış bir evi vardı. Bahçesinde girmemiz yasak olan koca dükkan (Balıkesirde eskiden gelinlikler satılırmış bu dükkanda), bir de dışarıya açıkan koca dükkan. Yüksek duvarlar içinde bir bahçe. BAhçede sarmaşık, ve çeşme, çocuklar için değerini biçme. 2 Katlı kocaman bir ev, üst katta teras, terasın bir ucunda konağın görevlileri için yapılmış bir oda. Nasıl kocaman, nasıl güzel bir evdi. Çarşının göbeğinde. Sonra ev istimlak edildi. Keşke edilmeseydi, keşke daha da günlerimiz geçseydi orada.
6. Çocukluk ve ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay...
Ben doğunca bir yazlık ev için kooperatife girmiş bizimkiler, yıllar geçmiş ses çıkmamış. Sonra da kışlık ev için kooperatife girmişler. Tam kışlık kooperatif başlayınca yazlık da başlamadın mı? Nasıl kaldırsın bunu iki memur? Karar vermişler yazlığı satmaya, demişler şu kadar lira. Bir alıcı gelmiş, bu fiyata almam demiş, bir ay sonra almam dediği fiyatın oldukça fazlasını vermesin mi. Bizimkiler demiş var bir iş. Koşulları zorlayalım satmayalım. İyi ki böyle olmuş. 11 yaşımdan bugüne ne güzel yuvalık yaptı bize yazlığımız. 3 ay denizde, bisikletin tepesinde olmayı, şeftalisini yediğim çekirdeği attığım toprakta yetişen koca ağaçtan oğluma şeftali yedirmeyi, bunların mutluluğunu başka nasıl elde ederdim?
7. Varsa çocukluk dönemine dair bugünü etkileyen bir olay, anı...
Herhalde Ayvalıkta kampta uyandığımda babamın yastığımın altına sıkıştırdığı Mustiler. Bugün okuma alışkanlığım varsa, o günlerdendir...

Ben de Sanal mağazaların en şahanesinin sahibesi Tuna'nın Hülyası'nı ve domuz gribinin baş düşmanı, doğal doğum prensesi, blogu tadından yenmeyen blogcu anneyi mimliyorum benim başım kumlardayken mimlenmedilerse...

Bu arada 8. dişimiz çıktı, 3-5 adım atıp düşmelerimiz başladı, ateşlendi enfeksiyon kapmış şimdi iyi. Çok şekerleme şebeleğiz, resimlerimiz yakında.

8 Aralık 2009 Salı

Güp güp güp...

Yaşıyorum stop
Çok yoğunum stop
Ben yayın yapmayınca mother and baby yayınımızı yapmaya karar vermiş stop
15 aralıkta Umut Ege, galiba benim bile hatırlamadığım bir resmiyle günün bebeği olacakmış stop.