13 Ağustos 2010 Cuma

Peki ya UE neler yapmakta?

UE görüşmeyeli beri neler mi yapıyor.

Artık kakası geldiğinde mutlaka bildiriyor. Chicco'nun ayı şeklinde lazımlığından almıştık. Ayıya yapacağız artık konuşmalarımız etkisini gösterdi ve 16 temmuz'da ayiya (onun telaffuzuyla) ilk çişini yaptı. Sonrasında ayi babanneye gidince, biz ikinciyi almakta gecikince, bir iki klozet denememiz oldu. Sonra babanne ayi lazımlığın temizlenmesinin kolay olmadığı hususunda bizi uyarınca mothercare'den bir model edindik. Sonra araya tatil girdi. Yollarda, kakam dedikçe yap bezine dedik. O da her kakasında haber vererek kakasını bezine yaptı. Tatilin son günü hastalanınca çok üstüne düşmedik eve dönünce de. Doktorda, hemşirenin 2. doğmadan bitirin yoksa bitmesi uzun sürer uyarısıyla da beraber, hastalık da etkilerini bitirince başladık tekrar hadi ayiya konuşmalarına (ayı bizde diğeri babannede). Babanne külotlar da almış. Ben de alıştırma külotlarından ve sevimli kahramanlı külotlardan almayı planlıyorum. Halıya ufak kazamız da bulunmakta kısa deneme süresinde. Gelişmelerle bağlanacağız.

Tatile çıkarken kahvaltı sonrası UE'yi babanneye bırakmamıza rağmen anca 1'de yola çıkılabildik. Hem de sabah 7'de yola uyanılmasına, hem de kahvaltı keyfi dışında hiç durmadan hazırlık yapılmasına, valizler geceden hazır olmasıan rağmen.

Tatilde, anane dedenin bahçeli yazlığında kaysi(kayısı) ağaçtan koparıldı, bahçede yağmurlar (sulama) yapıldı, kağıt helvanın tadına varıldı, kum banyoları yapıldı, sepetli bisikletin arkasında turlar yapıldı, kaşla göz arasında merdivenden çıkmaya çalışıldı, yazlığa gelene kadar Ayça'ya uğrandı, elmalıktan elnalar yendi, ineklerle tanışıldı, büyük halaya büyük teyzeye uğrandı.

Yolda, İnegöl'de Zeynel'e uğrandığında Zeynel (UE'nin deyişiyle Etçi Dede) ile tanışıldı.

Kamp hayatı UE'ye çok yaradı. Sosyalleşti. Kreş'in belirli bir yaş sonrası gerekliliğine çok inandım. Haşlanmış mısır, patlamış mısırla tanıştı. Ev dışına çıkınca düzen şaşması dışında, etraftaki çocukların etkileri de söz konusu. Ben patlamış mısırı boğazına takılma riskinden korkup yedirmeyen bir anneydim. Denize bayılıyor. Alttan destekli simidini bırakıp, bildiğimiz simitlere geçtik. Ayaklarını çırpmayı öğrendi. Elleri de çırpabilse yüzüyor olacaktı. Denizde insanların dalması, su sıçratması çok eğlenceli geldi. Bu talebini düş düş emirleriyle dile getirdi. Deniz öğleden sonra genelde dalgalı oluyordu. Dalgalarda eğlencenin bir numaralı kahkahacısı da UE.


Arkadaşı Egeben (önce Egepen diyordu. Egemen.) ile oyunlar oynadı. Büyüdükçe Egemen'le oynama oranları artıyor. 2 yaşını ve paralel oyun dönemini geçince, çeteyi kuracaklar gibi görünüyor.

Anne baba yanında mı bakmaksızın alıp başını gitmeler başladı.

Ekler gelişiyor. Ama komik olanlar da var. Çöpeye (çöpe), topaya (topa).

Bu seneki tatilimiz oldukça rahat geçti. Geçen sene odada yemek hazırlama çalışmaları çok yıpratmıştı. Şimdi herşeyi yiyebilir olması, kum ve denizin onu eğlendirmesi, açık hava, güvenli ortam, etraftaki eş dost...

Bana yazlıkta değilsem 1 haftadan fazla deniz tatili sıkıcı geliyor. Kahvaltıya yetiş, akşam yemeği saatini kaçırma düzeni belki beni yoran. Ama UE o kadar mutluydu ki, hiç hadi dönelimi düşünemedik.

15 gün bizimle ve çok eğlenceli ortamda oluşu, pazartesi sabahı babanneye bırakırken ilk defa kıyamet kopmasına neden oldu. Bayıldığı dedesi bile onu ikna edemedi. Ama her geçen gün yavaşlayarak cuma itibariyle eski halimize döndük. Bunda dedenin kamyöne (kamyon) ve arabaya götürmesinin etkisi büyük sanırım. Tam erkek çocuğu, araçlara ilgisi çok yüksek. Motooo, kamyön, otobas, araba her biri geçince heyecanla isimleri söylüyor. Arabanın ön koltuğuna oturup kendinden geçmesi de cabası.

Bu arada akrabaların isimlerini sorarken dedenin adı ne diyince Ankara'dayken ilk önce babasının babasının ismini söylerken, Balıkesir il sınırları içinde sorulduğunda annesinin babasının ismini söylüyor. Öteki diyince diğerinin ismini veriyor.

Yazlıkta, babasının babasıyla telefonda konuşurken dede diye seslendi. Annesinin babası kendi üstüne alınmasın diye hemen peşi sıra ismini de ekledi.

Ankara'ya gelince denize diye tutturdu.

Bu ara tutturmalar başladı, o küçük biberonla içmermiş, gece vakti gidildi babanneden küçük biberon alındı. Şimdi de büyük diye bir tutturması var. Ne olduğunu pek anlamadık, başka şeylerle unutturuyoruz. Teribble mı oluyoruz, nedir?

Ateş düşürücülerini kendisi içiyordu. Teyzesiyle oynarken antibiyotiğini verdim. Teyzesine ben büyüdüm havaları yaparak geldi içti. Suratı değişti. Anladım tadını beğenmedi. Sonra birkaç kez burun sıkma metodunu uygulamak zorunda kaldık. Sonra bak içmezsen burnunu sıkmak zorunda kalacağız dedik, nazlanarak da olsa içmeye başladı. Halasının kocasına bayılıyor bu ara. Onlardayken, bak eniştesi kendisi içiyor diyince şırp ilaç yutuldu. Dün akşam da gene içmeyince, aaaa eniştesini arayıp söyleyelim derdine ilaç anında yutuldu. Enişte arandı. İçtim denildi. (Bütün kelimeler var. İkili cümle örnekleri de var. Ama çok ara ara ikili cümle kullanıyor.)
Hızlı hızlı gözlerini kırpıyor, yan yan bakıyor. Bunun insanlar tarafından sevildiğini farkedince herkese yapmaya başladı. Birilerine kendimizi beğendirme çabalarımız dorukta. Hele ki bu kişiler çok sevdikleriyse.

2 yorum:

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

sarı sandaletli hanıııımm
videosuz bişey anlamadık bu annatıkklarından. yaptığın işin hakkını ver piliizzz.

saricizmeli dedi ki...

aaa, demeyi unuttum. ue, fotograf makinesini yere düşürmek suretiyle bozdu. ne resim ne video bu tatilden. eş dost ne çektiyse:((