18 Mart 2010 Perşembe

Bizde durumlar nasıl?

Özgür Anne anlatmış, sonra da sormuş sizde durumlar nasıl diye.
Karı koca doktora yapan bir çift olduğumuz için, bizim UE öncesi gezme hayatımız da çok parlak değildi. Ama gene de yurt içi dışı geziler, benim iş seyehatlerim olurdu.
Ama çanak çanak, kütahya porselenli, üstüne türk kahveli akşamlarımız bolca olurdu.

UE sonrası Balıkesir(2) - Dikili (2) - İstanbul (1) gezmeleri dışında (ki hepsi de bir yaş öncesiydi) Ankara'yı mesken tuttuk. İyi ki gezemiyoruz değil mi:)) Arabanın kilometresi çoştu:P

Bir yaş öncesi çocukla, ev ortamı dışında gezme bana hiç akıl karı gelmiyor. Kamp hayatımız var bir 8 gün kadar. Odada yemeğini hazırlayacağız, düzenini bozmayacağız diye telef olduğumuz.

Bir yaş sonrası çocukla da, 3 ana 2 ara öğün 2 ya da bir gündüz uykusundan ne arada fırsat bulunup gezilebileceği denklemini de ben henüz çözemedim.

UE doğduktan sonra lohusalık günlerinde ananesine teslim edip, çokça kahve içmeye kaçıyorduk. Bu bilhassa bana çok iyi geliyordu, "yallah cinler yallah, kış kış cinler kış kış". Bu arada doğduktan 15 gün sonra ben doktora derslerine devam etmeye başladım. Allahtan 29 ekim tatildi de bir hafta kazandım, yoksa doğduktan bir hafta sonra derslere başladım yazıyor olacaktım. Emzirip, bir bibiron süt sağıp, ama çok zorunlu kalmazsanız içirmeyin diyerek (biberona alışıp ememyi bırakmasından korkuyordum) 2-3 saat gidip geliyordum, her çarşamba.

Dersler bitip, hiç evden çıkamaz olunca, afakanlar safları sıklaştırdı. Babannesi kapıdan anne bacadan, şöyle bir dolanmak ilaç gelirdi. Bazen hala, UE, anne şeklinde bir nefes alırdım.

Doğum sonrası süreçte bir arkadaşım, beni her cumartesi ziyaret ediyordu (İlerleyen aylarda bir ortakçım çıktı, sonra benim esamem okunmadı zaten, sonra da benim doğumgünümden başka gün yok gitti o gün evlendi onunla:), öptüm şekerler sizi.). Sonra bir arkadaşım daha bu ekibe dahil oldu. Cumartesileri iple çekiyordum:)) Akşamları da, UE'yi babasına bırakıp yakın arkadaşlarımşa kahve içmeye ya da sinemaya kaçıyordum. Bunda UE'nin 8-9 de uyuyup 2'ye kadar uyanmamasının payı büyüktü elbette.

İşe başlayınca, öğle kahvleri beni keser oldu. Zaten UE'nin yattıktan sonra kafasına esen bir saatte emme molası olmaya başladı.

Şimdi akşamları ya da haftasonları arkadaşlarımız bize uğruyor. Biz de UE'nin uyku saatini göz önünde bulundurarak haftasonları (haftaiçi akşam sözkonusu olmuyor) arkadaşlarımıza gidip iki beşlik bozuyoruz. Arkadaş çevremize UE yaşlarında çocuklu arkadaşlar eklenmeye başladı. Ailecek görüşmeler, daha sık görüşmeler gündemimizde.

YOllarda olmayı çok özledim. Gezme tozmalar dışında en çok özlediğimse, akşam yemek olmadığında, canımız istediğinde dışarı çıkmak. Şimdi sağlıklı beslenme programı kapsamında yemekler hep evde. Bir de işten gelip koştur koştur yemek hazırlamak yoruyor beni. Bazen yarım saat uyuyup yemek yemek, bazen öncesinde bir kahve içmek ne büyük lüksmüş:))

2. bebekte arayı açmayalım dersek, daha bizim gezme tozma günleri çok uzakta gibi. Gerçi sonra biz gezerken şimdiki gezginciler evde olacaklar değil mi:))

Sahi, sizde durum nasıl?

Hiç yorum yok: