12 Ocak 2011 Çarşamba

Zaman Geçerken UE...

Playdoolarla oynamak için fırsat kollar...

UE: Dede, eyer isssteesen playdoo oynayabiliisin (Dede, eğer istersen playdoo oynayabilirsin).

UE: (Uyutmaya çalışırken) Babaa, playdoo oynamana izin veriyom.

Anne : Alamastık (Alasmarladık) UE. (Uzmanlar yanlış söyleyişini tekrar etmeyin demekte, ama insan kendini durduramamakta:))
UE : Alamastık diil alamastık.


2011 ajandasını götürdüm, tembellikten masanın üstüne bıraktım. Arkasındaki haritalara baktı baktı durdu haftasonu. Sabah ilk işi ben bu kitabı okuyiim diyip ajandaya bakmak oluyormuş. Bugün de bana bundan ve Mumuktan al diyordu.

Herkesin zaaflarını keşfedip kullanıyor. Anneannesi, yatağının başına çıktığı zaman kalp çarpıntısı geçiriyor. Dedesiyle oynarken, anneannesini çağırıyor, anneannenin ayak seslerini duyar duymaz da yatak başında soluğu alıyor.

Babası banyo sonrasında saçını tararken kıyamet kopuyor. Saç taranıyor, ama bizimki ağlamaya devam ediyor. İlgilenen olmayınca bana sesleniyor: "Anneee ben ağğıyom".

Giyinmem de giyinmem fasılları başladı, babannesi bir heves kadife siyah pantalon, kendinden kravatlı gömlek ve şık hırkayı alıp gelmiş yılbaşı akşamı giymesi için. Ama bizimki giymem de giymem diye diretince ferah eşortmanlarıyla girdi yıl başına. Gidip bolca eşortman altı aldım, ama pijama diyoruz hepsine, çünkü paşa bırakın kot ya da kadife pantalonu, eşortman da değil pijama giymek istiyormuş. Pantalon 3-4 yaş, gömleği 3-4 yaşla değiştirdik, belki seneye giyer diye, hırkanın da kalıbı büyük gibi. İnanıyorum seneye giyecek:))Bu arada babannesinin aldığı kırmızı montu giymeme sebebini babannesine açıkladı, mont hoş değilmiş. Pek de açık sözlüyüz canım:) Neyse ki o mont da büyükçe. Ve sanırım babanne giysi hediye faslını kapadı.

İnekten korkmaya başladı. Nerden inek gördü, nasıl korktu bilmiyorum. Tavsiye edildiği gibi: "Ben de küçükken korkuyordum, ama korkacak birşey yok. Kapılarımızı kitledik, biz seni koruruz" açıklamalarını yapıyoruz. Odasına girip kapısını kapıyor. Sonra eliyle kapıyı kitliyor. Kağanlıklaada inek olmaz, inek evimize gelemez repliklerini tekrarlıyor. Ama sonra koookuyom sarıl diyor. O da bana sarılıyor. Ben bitiyorum bu sarılma fasıllarına:) Annemlerin öğretmen olduğu kasabada inekler otlamaktan gelirken deli gibi korktuğumu hatırlıyorum. Genlerimle mi aktardım yoksa ben bu inek korkusunu:)

Kuzenim gene özel yapım (bol yumurtalı bol sütlü) kuskus göndermiş. İyice kurusun diye serdik. Gelip geçtikçe aklına düşüyor, kuskus da kuskus. Favori yemeği.

Ayva reçeli güzeli seçileceğiz. Benim yaptığım çoktan bitti, anneanne bir fasıl daha yaptı, bugün geldim ki 2. posta tazecik reçel ocağın üstünde. Var mı ayva reçeli gibisiii... Oğlan da annesinin damak tadında.

Ben çok cim ekini kullanan biri değilimdir. Hatta sevmem kullanımını. Kardeşini severken hep E.'cim diye seviyor. Bisikletine iyice hakim olmaya başladı. Tur atarken "Annecim ben geldim" demiyor mu, bitiyorum o cim eklerine:)

Karnımdaki bebeğin benim olmadığını öğrendim. UE, söyledi, ben E.'nin annesi değilmişim:))

TRT çocukta, Mimocan diye bir yaratıkçık var. Mimocan bir yana dünya bir yana UE için.

Dedesiyle bilgisayara yazı yazma oyunu bu aralar favorisi. Egenin E'si de eski usul tarak olarak öğretilmiş, bizimki de tarak Ege olarak okuyor yazılanı. Ben ders çalışırken gelip 3-4 yazıcam demese fevki olacak. Ben okumayacakmışım o okuyacakmış bilgisayarı.

Mother and Baby'den aldığım bir tarif vardı. Pırasayı tavuk göğsüyle pişirip limonluyordu. Pırasa yemeyen biz bu çorbaya bayılıp yer olmuştuk. UE'nin etle sorunu olmayınca tavuğu çıkarıp patates eklemiştim tarife. Sonra bir blogda nohutun pırasaya çok yakıştığını duydum. Pırasa, patates, nohut (haşlanmış) pişirilir çorba kıvamına getirilir. Tabağında tereyağı eklenir. Nohut yemekte araz çıkaran UE bulana bulana yer. Kalanı sulandırılır (ben hep çok yoğun veriyorm çorbalarını) limon karabiber kırmızı biber eklenir, sıfır yağ ile servis edilir, hane halkının kalanı bulana bulana yer. Yemekhane yemeği gibi her pazar bu çorba pişiyor bizde, pazardan gelen pırasalarla.

Yırtma alışkanlığı başladı. Biz de yırttığı kitapları yapıştırıyorduk ki, hata ettiğimizi anladık. Çok sevdiği hayvanlar oyuncağının çerçeve kısmını yırttı parça pinçik etti. Sonra da baba napıştırır dedi. Yanlış mesajı vermişiz, sen yırt biz yapıştırırız. Bu çok yırtılmış yapıştıramayız diyip çöpe attık. Ayrıca bantımızın bittiğini de söyledik. Bakalım ne kadar fayda edicek.

Zaman geçerken UE, her çocuk gibi pek tatlı, pek bir tane. Sağlık sıhhat diliyorum tüm çocuklara. Sevgi içinde olsunlar hep.

8 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

masallah diyorum ben de! :)

yeliz dedi ki...

yapma yav ben de yapıştırıyorum kıyamıyorum kitaplara. aynı mesaj bizde de var. ama bazı kitaplar gerçekten çabuk yırtılıyor, Atakan mesela, belki de bizimkilerin yaşına uygun değil daha, bilemedim

Itır dedi ki...

Ben de kelimeleri onun gibi tekrar etmeye bayılıyorum, aralara ardaca kelimeler serpiştiriyorum :)

UE kaç aylık? Geriye döndüm ama çok deşemedim blogu..

saricizmeli dedi ki...

Yeliz, bizim mesajları vermemizden ziyade, onların alması ya önemli olan. Belki Arca öyle algılamıyordur.

Itır, UE 2 yaş 2 ayı bitirdi, 3 aya ilerliyor. Hesaplayıcısını günledim sen sorunca:)) NŞA doğum olursa 2 yaş 4 ay olacak araları.

Hayat güzeldir.. dedi ki...

ne güzel paylaşımlar, sevgiler...

kuzunun annesi dedi ki...

Sanada saglıklar , kolaylıklar sarı çizmeli. İyi haberlerini duymak güzel:)

saricizmeli dedi ki...

Kuzunun Annesi, böyle güzel yorumlar almak da çok güzel...

Itır dedi ki...

Hmm araları 2,5 olacak yani..Bizim de tam 3 olacak..Doğurunca bol bol yaz e mi? Benim tecrubelerine cok ihtiyacim olacak!! :)