13 Şubat 2010 Cumartesi

Resimdeki gülücükler...



Anadolu lisesi hazırlık sınıfında, bir resim verirlerdi. Biz o resimden hikaye uydururduk. Final sözlüsünün önemli bir puanlaması bu uydurma işinden yapılırdı. Bu resmi görünce aklıma o günler geldi. Ama anlatacaklarım hikaye değil gelişmeler:))

Arkadaşından gol demeyi öğrendi. Elinde gördüğünüz peçeteye burnunu siliyor. Efekti ağzıyla sağlıyor, ama sertab'ın şarkısında insan sesiyle müzik yapanlara katılsa zorluk çekmeyecek kadar başarılı. Sonra burnunu sildiği peçeteyle halı silen titiz bir çocuk kendisi. Arkada görünen hoparlöre tırmanıp televizyonun tepesine pat pat vuruyor. Konunun uzmanı bir arkadaşım, çocukların en çok yaşadığı kazanın tv devrilmesi olduğunu söylemişti, aman dikkat. Yandaki çiçek. Etrafında kebapçı kedisiyiz. Yasak işaretini yapa yapa yöresinde dolaşıyor. İlk fırsatta da toprağını etrafa saçıyor. Bu çiçek 4 senedir uyuz kedi gibiydi (kedi de anlatımda ne yardımcı hayvanmış), sağlıksız. Ama ölmedi direndi, ben de suyunu eksik etmedim:)) Şimdi yerini pek sevdi. Bir canlandı bir canlandı. Ben çiçeklerin boyuna değil enine büyümesini severim, ne yapmalı? Cansızken ölürse ölür mantığıyla tepesinden kırıp yana ekmiştim o da tutmuştu. Tekrar denesem mi?




Çok yorulduğunda sebze kurutucusuna oturarak soluklanıyor:)) Köşeden görünen çekmecenin içine oturmak yeni hobisi.

Bıdi Bıdi Bıdi, bir de glug glug nameleri var pek ritmik pek şekerleme söylediği. Videoyla yakalayamadım henüz.

2 yorum:

Mustafa Rumelili dedi ki...

Bahar gelsin,
Dışarıları keşfetsin...
"Ah içerde tutabilsem de çiçeklerin topraklarını saçsa " istemlerinde bulunacakmışsın gibi bir his var içimde....:)

saricizmeli dedi ki...

Keşke içeride olsa da bahçedeki rokaları yolmazsa, maydanozları ezmese de diyebiliriz beraberce:))