22 Ekim 2009 Perşembe

Özgür Anne'nin Mim'i.


1-Bloguna neden bu ismi verdin?

Blog işinden önce facebook sayfası olarak başlamıştım. Resimler, notlar, yorumlar... Hem kayıt altına almak, hem de bizimkilerin benden an be an haberdar olmalarını sağlamaktı amacım. Kapalı kutu olacaktık, davet edecek bilinmeyecektik. Bilinmeme tarifimiz üzerine saricizmeli ismini buldu sevgili teyzemiz. Facebookta istediğimiz gibi notlar alamaz olunca, uzaktan uzaktan okuduğumuz, sevdiğimiz bloglarla da kardeş olmak için açtık kutuyu, seyreylendik internet aleminde. Blogun ismi ne olsun diye düşünürken Y. teyzemiz, tabi ki saricizmeli dedi. Duvarlarımızı yıkmıştık, lakin gene de saricizmeliydik işte. Böylelikle blogun ismini de saricizmeli olarak aldık. (Neden Burhan Ayeri'nin sinir olduğum 1. çoğul şahıs kipiyle çektiysem fiilleri, beraberce kotardığımız için herhalde.)

2-Blog yazarken star tribiyle istediğin,olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

Evet var, sorunsuz ve çok hızlı internet, sakince bir ortam. Genelde gece Umut Ege uyuyunca yazıyorum, fakat olmazsa olmazım değil. Star ışığı yok mudur nedir bende. Ne kaprissizim;)

3-En son satın aldığın garip şey?
Tepesine palyaço konmuş doğumgünü pastası. Benim çocukluğumda pastaların üstüne gül konurdu. O gülü de doğumgünü çocuğunun en yakın arkadaşı yerdi. Bir itibar mevzusuydu velhasıl gül. Bizim palyaço'nun amacını bilmiyorum. Umut Ege'nin saldırılarını da bertaraf ettik. Öylece oturuyor palyaço bizim mutfakta şimdilik.

4 -Şeker gibi olduğun anlar?
Adaletsizlik (sevdiklerimle ilişkilerden, ülke meselelerine varacak yelpazede) beni çok geriyor. Şikayet edecek makam bulamamak çileden çıkarıyor. İkincisi de disiplinsizlik sanırım.

Bu durumlar dışında genelde şeker gibiyimdir:)) Olduğunu sanmanın yanılgılarını hep görmüşümdür. Karşındakinin gördüğü kadarısındır aslında. Anlatırlar şöyleyim böyleyim diye, sen mi derim içimden. Dillendiremem de. Eşe dosta sordum. Şeker olmadığım anlar da varmış:P, bilhassa paralel işletim yapıyorsam, aklım başka yerdeyse. Bilhassa şeker olduğum anlarsa kahve içerkenki, empati kurarkenki, hatamı kabullenirkenki anlarımmış;) Sevdiklerimden güzel haberler almışsam, hava kapalı hatta yağmurluysa, işler tıkırındaysa pek bi şeker olurum ayrıca.

5-Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?
Neden iki isim?
Ne çok kilo aldın verebilecek misin?
Okuya okuya bitiremedin, ne zaman bitecek?

6-Aynaya bakınca gördüğün?

Hele oğlundan sonra, güzel mi güzel bir kadın (öyle ahım şahım güzel de değilim).


7-Kendini okutan blog dediğin?

Blog listeme baktım. Bana kendini okutan blogun sahinin anlatım becerisi.

Şu ölçeklendirmeyle benim için tadından yenmiyor bloglar:

Umut Ege dolaylarında bir çocuk kahramanı olan,
Tarzı olan,
Araştırmacı,
Espri yeteneğine sahip,
Ekran görünümü başarılı,
Çizim yeteneği olan,
Akademik hayatla bağı olan,
Kendini didikleyen yazara sahip olan( kendini didiklemeden etrafını didikleyenler var ki, şşttt, n'oluyor diyesim geliyor:)),

İki çocuklu anne bloglarını da apayrı bir merakla okuyorum. Günebakan , nüçün nüçün yazmıyorsun, n'en var kuzum?


8-Bu blog sahibi/sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?


Yazsa, ODTÜ'nün kampüsünde mekanlar, Dikili sahilleri.
Kışsa, BigChefs Çukurambar, Armada, Cafe's (zavallı Ankara şehri), 100. yıl semt pazarı (pazar gezmek çocukluğumdan beri mest eder beni) Balıkesir, Siyasal Bilgiler Fakültesi (duvarlarındaki resimleri gördükçe, o günlerde gezindikçe, bu blog iyi ki var diyorum.Umut Ege de gezinsin böyle sayfalar arasında)

Olmadık işler peşindesin çocukken çok duyduğum bir söz öbeği. Bu nedenle Olmadık İşler Peşinde'yi mimliyorum. Bir de isim hikayesini pek merk ettiğim elfeyp'i.

Hiç yorum yok: