14 Ekim 2009 Çarşamba
Doğum hikayemiz.
Bu blogtan önce facebookta notlar alıyordum.
Mutlu doğum haftası yaklaşırken doğumgünü partilerinin arasında kaynamasın. Şimdiden yayınlayalım burada da kayıtlara geçsin.
14 ekimde şöyle yazmışım
"Merhaba,
Odam hazırlanmaya başlandı. Bir kısım resimleri yükledik. Bu haftasonu süslemeleri de alırlarsa genel halini de görebileceksiniz.
Ben son günlerde oldukça hareketliyim yerim dar, yenim olmadığı için sorunum yok.
Annemin işte son günleri. Arkadaşları ona güle güle organizasyonları yapmaya başladı. Her öğlen birileriyle gidiyoruz. Habire yemek yiyiyoruz çok güzel oluyor.
Annem sabahları çok yorgun uyanıyor, bunda haftasonunu yoğun geçirmesinin etkisi olabilir. Haftasonu dinlenemeyince hafta içi zor oluyor.
Babam gribini atlattı, duyduğumuza göre dedem de daha iyiymiş.
Bir de şöyle bir gelişme oldu yazmayı unuttuk, annem son 15 gündür roka manyağı oldu. Bugünlerde geçmekle beraber günde 1 demet roka yedi. Babam roka yıkamaya yetişemedi.
Annem bu hafta sinemaya gitmek istiyor. Pek de güzel filmler geliyor peşpeşe. Ben doğmadan gitmeyi deneyecek. Salondan bunalmazsa izinlerinde sinema keyfi yapabilir.
N. teyzem Almanya'ya gitti. Ama bize güzel bir haber göndermiş. Edirne gezisi iptal olmuş. Ben doğarken burada olabilecekmiş. Annemle çikolata sepeti hazırlayacaklarmış.
Annemin nevresim, bakım ürünü alması gerekiyor. Ve çikolata, hastane incelemesi de bu haftasou yapılacaklar arasında. Ben doğana kadar işleri bitmeyecek galiba.
33+5 den sevgiler..."
16 Ekim sabaha karşı bambaşka koşullarda uyandım...
"Bu haftanın ilk gününden beri annem sabahları çok yorgun kalkıyor, bir sonraki hafta başlayacak izninin hayalini kuruyordu.
Her zamanki çarşamba akşamlarından biriydi. Annem yaprak dökümünü izledi. 10.000 adımını tamamlamaya çalıştı. Yürüdükçe kilo alma teorisi sonucu 73 kiloyu gördüğü bir günün sonunda 12:30 gibi yattı. Gece 04:30 gibi ben artık doğmaya karar verdim ve anneme sinyallerimi yolladım. Annem hayatında yaşadığı en büyük şaşkınlıklardan birini yaşadı, erken doğumu hiç düşünmemişti. Eli ayağı titredi. Hemen babamı uyandırdı. Doktor amcayı aradılar. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine yönlendirdi doktor amca onları.
Hastaneye geldiklerinde doktor Funda Yazıcı Teyze anneme ilk müdahaleyi yaptı ve morali verdi. Bizi nst denilen cihaza bağladılar, serum verdiler. Annem ilk kez bir damar yolu tecrübesini yaşadı. Sabah Acar amca geldiğinde o gün benim doğacağımı söyledi. Ama benim ne kadar süprizci olduğumu Acar amca bile bilmiyordu. Doğumhane bölümüne annem dışında hiç kimseyi almadılar. Suyum azaldığı için ben de anneme tekmelerimi çok hissettiremedim. Kendini yalnız hissetti. Öğlene doğru babam anneme oda ayarlamıştı. En azından artık o yanımızda olacaktı. Küvözde geçebilecek 7-8 günden bahsediyorlardı. Annem odaya geldiğinde göz yaşlarını tutamadı. Bana birşey olmasından çok korkuyordu. 34. haftayı tamamlamama çok az kalmıştı. Doktor Erkan Sarı amca kongredeymiş (kan uyuşmazlığı çalışması için 3 kez kan verdiğimiz doktor) annem ona mesaj atıp fakültede olduğumuzu bildirdi. Erkan Amca arayıp 37. hafta sonrasını normal doğum saydıklarını, 2 hafta erken doğacak olduğumu söyleyip annemi rahatlattı. Baktım annem çok üzülüyor, doğumu bir müddet ertelemeye karar verdim. Doktorlar bu duruma çok sevindi. İçerde geçen her gün altın kıymetindeydi. Enfeksiyona açık olduğum için anneme antibiyotik tedavsii yapmaya başladılar. Ama damar yolu çok acıyordu. Annem sezeryan sırasında bile bu kadar acı çekmedi. Hemşireler ve doktorlar çok güler yüzlüydü. İlk geldiğim gün kilom 2300 olarak tahmin edildi, şaşkolozlar sizi, size süprizim var....
Halam annemle babamın hep yanındaydı. O akşam annemin yanında o kaldı. Annem onun bu desteğini hiç bir zaman unutmayacak. Dedikodu yapıp annemin neşesini yerine getirdi. Birlikte nst ye indik. 2 tane çömez benim kalp atışlarımı 10 dakika bulamadılar. Annemin yüreği ağzına eldi. Sonra doktor Göksu amca gelip şırp diye kalp atışlarımı buldu, çömezlere "beyaz taraf altta olacak" diyip ders verdi, bu çömezlerin adını öğrenelim bunlardan doktor olur mu izleyelim. Halamla annem Göksu amcayı çok sevdi. Ben de güldüm çok komikti:)) Ertesi sabahsa ananem yanımızdaydı. Ve 11 gün boyunca her an annemle beraberdi.
Bu arada M. Ö. ve D. teyzemler annemin ihtiyaçlarını alıp hastaneye geldiler. MK ve G. Dayım da bizi hastanede yalnız bırakmadı (Biricik teyzem ve N. teyzemse sınırların ötesindelerdi). Akşam G. teyze ve T. teyze bizi ziyarete geldi. Bir başka sefer G. dayım M. teyzem ve Y. teyze geldi, bize bir sürü hediyeler getirdi. G. teyzemde ben küçük doğacağım diye bana bir yenidoğan seti, bir de 3 aylık tulum getirmiş. İçeriden de seslenilmiyor ki suda ses yayılıyor, sandığınız kadar küçük değilim yenidoğanı boşumna almışsınız.
Bunca tantana arasında günler nasıl geçti anlamadılar. Bu süreçte en büyük sorunumuz sabah akşam yemekte tavuk çıkmasıydı. Burada devreye babannem ve H. dedem girdi. Evden anneme yemek servisi yapmaya başladılar.
M. dedem annemin doğumgününe Ankara'ya geldiğinde bel fıtığı olduğu için gelemedi. Ama hep ne zaman geleyim, ben iyiyim diye annemi kandırmaya çalıştı. Dedecim, bence tamamen iyileş de gel ki ameliyat olma. Annem bu sene ailenin hastane kotasını çoktan doldurdu...
Bu desteklerle sanırım annemin vücudu tekrar su üretmeye başladı ve benim tekmelerim arttı. Annem çok mutlu oldu. Doktorlar da bu su dolma işine şaşırdı. Vücudumuz isterse herşeyi yapabilir mi ne.
Acar amca geldi, kongreye gideceğini pazar geleceğini söyledi. Niyeti doğumu pazartesi yaptırmaktı. Annem o zaman doğum, 21 ekim dedesinin doğumgünü olsun diye takıldı, halam X kasım benim doğumgünüm olsun, babannnem Y kasım benim doğumgünüm olsun diyince acar amca Z haziran benim doğumgünümde olsun dedi. Ortalık şenlenmişti. Çünkü 34. haftamı tamamlamıştım. Z hazirana kadar burada kalmanın sıkıcı olacağını düşündüm. 1 Kasımdaki baby showerıma yetişmeye niyetliydim. En iyisi dedemin doğumgününü seçmek gibi geldi. Ama anneme bişi hissettirmedim. Hissettirmediğim için her nst ye bağlandığında kalbine daral geldi (her sabah ve akşam nst ye bağlanıyor, her gün değerler için kan veriyordu). Nstde değerler yükseldiği zaman boğulma hissi yaşadı. Ya acar doktor yokken doğuverirsem diye kaygılandı.
Günler böyle geçip giderken, salı sabahı çınar bebeğin odasını süslemeye başladılar, annem de ağlamaya başladı. O, son anda işlerin böyle olmasına çok üzülmüştü,her şey nasıl da iyi gidiyordu... Annesinin yanına gidecek bebek fikri göz yaşlarını bırakıvermesine neden oldu. Babam ve ananem çok üzüldü.
Yenidoğandan yer ayarlamaya çalışıyordu acar amca. Beklenen kuvözde kalmamdı. Şaşkolazlar gene yanılıyorlardı...
Odaya ameliyat kıyafetleriyle acar amca girdi. Seni doğuma alıyoruz dedi. (annemi bir kaç gün ameliyata alma ihtimaline karşı öğlene kadar aç bırakmışlardı, bu sefer açlık işe yarayacaktı.) annem o an bir ferahlık duymuştu, ha bugün ha yarın stresi sona ermişti. nst ye indiğinde sezaryenden yeni çıkmış kadınları görüyordu bas bas bağıran. gözü korkmuştu. ama doktor alıyoruz dediği anda hiç korku duymadı.
Babam işteyken doğuma alıverirler de yanında olmazsa diye çok korkuyordu. Neyse ki korktuğu olmadı. Babam ve ananem sıcacık sevgileriyle annemi ameliyata uğurladı. Hüzünlü bir ayrılış, müthiş bir beraberliğe dönecekti, anne baba Umut Ege, artık o kadar az kalmıştı ki...
Şimdi biraz annemi emeyim, doğum ve sonraki maceralarımla sizlerle olacağım.
Eee hadi iyisiniz, aranıza hoş geldim."
"Saat 10 gibi Acar Doktor seni alıyoruz dedikten sonra annem aşağıya indi. 10:15 itibariyle ameliyata aldılar. Acar amcanın artık korkma, anestezici amcanın burnuna oksijen vereceğiz (doğru muydu ki) sözleri en son hatırladıkları. Sonra ayılması, doktor Erkan amcayı görmesi ve kaç kilo diye sorması aklında kalanlar. Ayılırken canım oğlum demiş durmuş annem, babannem artık adın canım oğlum diyor anneme. Ve durmadan kaç kilo, güzel mi sorularını tekrarlamış, hiç birini anımsamıyor nerdeyse, oysa konuşurken kendini o kadar ayık sanıyordu ki.
Evet efendim 21.10.2008 tarihinde 10:30 civarında 2930 gram olarak dünyaya geldim. Beni 10 saat kadar küvözde tuttular. Sonra annemle muhteşem kavuşmamızı yaptık.
Bu arada halam odamı süsletmişti. Çok süslü bir odada oldu kavuşmamız. Annemin pek ağrısı sıkıntısı olmadı. Korktuğu gibi birşey değilmiş sezaryen.
Hastaneye 16 Ekim tarihinde yatıp, 27 Ekim tarihinde çıktık.
Bu sürede yaşananlardan anektodlar şöyle:
Doktor amcanın eline çiş, ananemin üzerine kaka yaptım. Çok eğlenceliydi.
Babamla asansörde kaldık. Doktor amcanın biri elinde tornavidayla, asansörde bebek kalmış paniğiyle bizi kurtardı.
Bir tane kasketim var, annem resmini koysun. Doktorlar bana karizmatik bebek adını taktı. Hatta odaya gelen bir doktor, bu bebeğin bir kasketi vardı, nerde diye sorarak ananemden kasketimi isteyip arkadaşına gösterdi. Kasket ve battaniye, nevresim takımlarım babam ve halam tarafından biz hastanedeyken alındı. Çok beğendim. Çok şık seçmişler...
İlk gece emdim. İkinci gün annemi korkuttum emmedim.Ama sonrasında hep emiyorum.
Doğduğumun ertesi günü annemin teyzesi beni görmeye geldi. Bana çok güzel şekerler getirmiş. Cumartesi günü Amcam ve Yengemle tanıştım. Beni çok sevdiler. Sonra teyzem A. perşembeden pazara bizimleydi."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
Canım,
ağlaya ağlaya okudum. Benzer hikayenin kahramanlarıyız... Kahraman anne sarıçizmeli, kahraman Bebe Umut Ege. Çok yaşasınlar çoooook :)
Çok kahraman çocuklar bunlar. Aslan Umut Ege, okurken bir tuhaf oldum. Gittim geldim o zamanlara. Koca çocuk oldu bile. Bir yaş ne demek....
Nicelerini görelim, şimdiden iyi ki doğdun Umut Ege!!! İyi ki doğurmuşsun annesi:)))
nasıl sevinmiştim hamileliğini öğrendiğimde, herşeyi birlikte yaşayacağız, oğluşlar arkadaş olacaklar..Doğumu öğrenmemiz, hastaneye gelişimiz. İyi ki doğdun Umut Egecik, nice yaşlara, hep mutlu ol inşallah..
Mahvettin sabah sabah beni... Çok güzelmiş hikayeniz, savaşçı ruhlu Umut Ege ve annesi:) Ben de bekliyorum bugün yarın Ela'mı. Bakalım bizim doğum hikayemiz nasıl olacak?
Kasketi merak ettim :))
ay bende ağladım okurken. 1 yıl doluyor ne hızlı geçiyor günler. Benimki daha sakin bir hikaye. Yazarım bir ara.
Cok guzel yazmissin cok duygulandim okurken. Kendi hamileligim ve dogumum aklima geldi. Ne gunler gecti artik bir yasina girmek uzere olan kuzucuklarimiz var. Simdiden Umut Egenin dogum gunu cook kutlu olsun. Anne-Babasiyla birlikte bir omur mutlu yasasin kucuk savasci..
Çok tatlı olmuş onun dilinden yazman :)
Ne şanslısın ki çevren akraba ve yakınlarla doluymuş, böyle bir dönemde onlarsız bu kadar kolay atlatamazdın, destek ve sevgi seni ayakta, UE yi de içerde tutmuş..
Oda süslemesine takıldım..A.Ü. Hacettepe'den 10 gömlek üstteymiş yahu!! :)
Yorum Gönder