25 Eylül 2010 Cumartesi

16. hafta - Artık Daha da Dikkat...


Tam yazmaya başlarken bir pıt yedim. UE uyurken, pıtırcık uyanık demek;) Size selamları var muhtemelen. 16. haftayı da geride bıraktık. Benim doktorum 16. haftadan itibaren daha da fazla özen istiyor. Günde bir litre süt ya da muadili. Akşam üzerleri biraz fazla kaçırdığımdan, gece yatarken süt faslını pek gerçekleştiremiyordum. Süte yer kalacak biçimde bir beslenme planına geçmem lazım. Çatlak kremine de başlama zamanı.

Büyüyen karnımla birlikte, UE kardeşine daha çok ilgi gösterir oldu. Dün kardeşi UE'ye hayvancıklar göndermişti, sabah UE kardeşine üzüm yedirmeye çalışıyordu. Pek iyi geçiniyorlar, arada UE'nin hey heyleri gelse de:))

Bu hafta muhtemelen iş yerinde nefes alacak vakit olmamasından kaynaklı, biraz da evde UE'yi satabilecek kişi sayısının fazlalığından destekle, erkenden bayılayazdım.

UE en sevdiği ikinci dagunasını da kırdı. Böylelikle sevmediği ve emziği farklı dagunaya kaldık. Sanırım diğer emziklerle emme duygusunu tatmin ediyormuş. Daguna daguna su içmeler bitti. Anne dondur komutuyla bölünen uykum nispeten tamlandı.

Kelek mevsimindeyiz, çok mesudum. Ne kadar az insan kelek seviyor. Marula dadanmaya başladım. Bayılırım göbekli marulun içindeki tazecik olanları çıtır çıtır yemeye. HAvuçlar beni al beni al diye sesleniyor. Özlemiş miyim ne kış sebzelerini. Kış sebzeleri çıksa da havalar bunaltmaya devam ediyor. Tek faydası mevcut elbiselerimi giyebiliyor olmam. Serinleme halinde bir alışverişe çıkmam gerekecek ki, bu dönemki yoğun tempomda en son istediğim şey alışveriş faslı.

Bir sarı elma, bir avuç kuru üzüm. Bolca su da kaynasın. Emzirme zamanımın kompostosu. Şimdi de bolca su içebilmek için suya lezzet versin diye bugün yaptım. Aferin bana.

UE'nin bana bulaştırdığı gripten miras gıcık gibi öksürüklerim kaldı. Sıcaklarla terleyip soğudukça atlatamıyorum. Ayağıma çorap giydim bu sıcakta. Sıcak tuttukça azalıyor sanki.

Kilo Artışı: 2.7. Hızlı artoış başlamış mı ne?
Haftanın Sıkıntısı: Yorgun hissetme.
Haftanın Heyecanı: Yorgunluktan heyecanlanmaya vakit mi kaldı.
Pıtırcık: Bir litre sütü bene paylaşabilecek kadar azman.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Sarı çizmeli kelek demişsin ya beni benden götürdün...Kelek ya da hırtlak da deriz biz...Geçen haftaki akşam atıştırmalığım oldular...Hem de ne masum atıştırmalıktır o...Her daim ayaklarım şiştiği için turşusunu yiyemem ama olsun zaten çiğ çiğ daha güzel...Bir de kış sebzesi demişsin ya yaşasın kış sebzesi diye coçkumu göstermek istedim. Herkes yaz sebzesi depolar, bense kış sebzesine yer kalsın isterim. Ayrıca doğanın biz enimetlerini sunarken her mevsim ihtiyacımız olan vitamin vs göz önünde bulundurarak sebze-meyve ürettiğine inanırım. O yüzden kışın pırasanın, ıspanağın, havucun, lahananın tadına doyum olmaz diye düşünenlerdenim...Neyse, uzatmadan patates çorbası tarifini denedim. Ben hepsini aynı anda tencereye koyup pişirdim. Sona doğru irmiği ekleyip blenderladım...Harika oldu.

Hayat güzeldir.. dedi ki...

Merhaba,
ilk bebeğimi bekliyorum bende sanırım çok yakın tarihlerimiz 16+4Yazılarınızdan çok şey öğreniyorum.Bu arada biz de ailecek keleği çok severiz tam mevsimi canım çekti annemin bahçesinden isteyeceğim.
Sevgiler, Pınar

saricizmeli dedi ki...

Axius, sevindim çorbamı beğenmene;)
Bir de bulgurlu lahana tarifi vereceğim parmaklarını yiyeceksin, az bekle.

Hayat güzeldir, bakalım bizimki de kız mı sizinki gibi. Ne kadar şanslısın, kelek isteyecek bir bahçen var. Afiyetler olsun...