Türkler göçebe oldukları için fiilleri hep kısadır. Coş, kak, koş, geç, git, gel, al, ver... Ne zaman ki göç durur da biraz soluklanırlar sonuna ekleye ekleye uzatırlar da uzatırlar...Hikaye bileşik zamanına kadar gider iş (gerçi şimdi böyle adlandırılmıyormuş galiba).
Bizim oğlan da evde bir mutfakta, bir odasında, bir salonda, bir banyoda bir evin herhangi bir köşesinde sürekli göç halinde olduğu için fiilleri ve isimleri iyice kısaltıp türkçeyi önden söktürtmeli dil haline getiriyor.
Ek (Çek) Ak (Tak)
Aat (saat, daha önce aatteydi. Kollarını ısırıp habire aat yapıyorum kendilerine).
Op (hop, her düştüğünde bir şey olmadı anlamında kullanıyorum. Sanırım o kalk olduğunu düşünüyor. Düşünce op deyip kalkıyor.)
Neyse ki Aç ve Ört dolu dolu kullandığı fiiller. Uyumadan önce ört komutu var mutlaka. Ama ört diyen çocuk uyuyunca gider yerine yorganını örterseniz ağlayan uyanan çocuk gelir.
Abuuu (Radyo)
Önlüüü (Önlüğüm olduğunu düşünmekteyim, hadi önlük olsun)
Âdâm (Atam, seni Atatürkçü seni...)
Tikka tikka (Dikkat dikkat)
Bıtti bıt (Bitti bitti, eller de çarprazlanarak bir birine vurulur)
yeni kelimelerinden.
Elektrik süpürgesi duyunca hemen kulaklarını tıkıyor. (Ne zamandır tıkar ama iyice rutin oldu).
Evin dış kapısını açıp çıkıyor.
Sayesinde yayla çorbası yapmayı öğrendim, bayılıyor. İçine de kaşar rendeliyorum.
Bilgisayarı ayağıyla açmayı da öğrendi:))
Orta sehpaya çıkmayı da öğrendi. Alkol alacaksan yanımızda al misali, çıkacaksan böyle çık ini öğrettik.
Asansörleri mutlaka o çağıracak, kat düğmesine mutlak o basacak.
MErdivenlerden inerken illa uçtu uçtu, kuş kuş kuş yapılacak.
Çilek yalamadan yutulacak.
Havuç gördü mü kendinden geçilecek.
Enginarla tanıştı. İyi dost olacaklar gibi.
Legolar en sevgili oyuncakları oldu bu ara. Arkadaşlarında gördükçe pek heves ediyordu. İlk talep ettiği oyuncak diyebiliriz.
Resim sanatı icra etmeye başladı.
Düdük makarma favorisi, spagetti denemesinde bulundu.
Sağ üst azı da ucunu göstermiş. Mısır oldu bu dişler iyice pat pat pat...
Yeni resimler de bir sonraki metinde.
4 yorum:
"Umut Ege Ankara'ya çağırıyor" un Türkçe'sini ne kadar güzel yazmışsın...:)
=) vallahi doğru yazmış. ben gittim, gördüm, çok sevdim. veni vidi vici gibi
Dilbisi dersiniiz çok sevdik:)
yayla çorbası biizmde favorimiz . 2 kase içip 3. kase için ağlıyor Kuzey Tan.
Koluna saat olayı küçükken benim en sevdiğim "oyundu" nedense kuzenlerim hiç sevmez hep ağlardı ben saat yapmak için kollarını ısırınca.
Bu çocuk yazar olacak, söylemedi demeyin. Dilbilgisi tamam.
Çok tatlılar, çok!
Sevgiler...
Yorum Gönder