Sonra
Önce
Önce
Sonra
Emme sonrası yaşam, 3 maddede:
Uyku :
En büyük korkum, ya emmeyi bırakır ama gece deliksiz uykuya geçemezsekti. Neyse ki boşa çıkan bir korkuymuş (maşallah diyin, burnunuzun ucuna sonra da cama bakın).
Yemek-
Sağdıkça, talep sayar üretir felsefesiyle sütü pek sağmamaya çalıştım. İlk günün sonunda patlamaktan korkunca azıcık ferahlatacak kadar sağdım 60cc olduğunu gördüm. Demek ki, günde en az bir yarım litre süt üretebilirliğim varmış (geriye kalan görüntü oldukça heybetliydi ve çocuklar (bebekler tabi normalde kelime ama artık bizimki koca kazık çocuk oldu) pompadan çok daha fazlasını çekebiliyorlar ve çektikçe üretiliyor verilerinden yaptığım bir hesaplama).
Ben içsem yarım litre süt, beni bile tıkar. Doktorun emzirmeyi bırakın iştahı açılır tezi de oldukça doğrulandı.
Yelishçiyim yediklerini sormuştu:
Bu aralar aklını elmaya taktı. Sabah kalkar kalkmaz en az yarım elma hüpletiyor, köpek dişleri öncesi çiğneyip rende yapıp geri çıkarırdı (anne elma çok tüketmez, sütteki tadı arıyor desem). Et sevdasından vazgeçmiş değil. Zeytin için deliriyor. Altın kural, az sevdiklerini önce verip, yediğini gördükten sonra zeytin ve et gibi çok sevdiklerini çıkarmak. Diğer halükarda, az sevdiklerinin esamesi okunmuyor. Simit aşkına da devam, markete birlikte gittiklerinde dedesine simit aldırıyor. İnek sütü en problemli alan. Doktor, hiç mühim değil muadilleri daha değerli dediği için, çok dertlenmiyorum. Babanne ballı sütlaç diye sadece UE'nin balıklama atladığı, bizim çok lezzetli olmuştur ama peynir ekmek var mıydı sorumuza maruz kalan yaratıcılığı sergilemiş durumda. Bütün kış, savaş zamanındaymışız gibi kıymetle sakladığım, UE'nin haftasonu kahvaltılarında yediği ayva reçeli anane tarafından takviyelenip yanına çilek reçeli de eklenince bolluk zamanları başladı baget ekmeklerin üzerinde.
Az tuzlu mercimek çorbasını yemeyince, tuz ekleyip yediğini gördüğümüzden beri tuzu az olsun çabalarımı sonlandırdım. Biz ne kadar tuzlu baharatlı yiyiyorsak (acı hariç) o da o kadar tuzlu baharatlı yiyiyor.
Yumurtayı haşlanmış yerdi, ondan bıktığı için omlet yiyiyor. Patatesli omlet, yumurtalı ekmek de sevdikleri arasında. Hatta omlet ve yumurtalı ekmek pişerken yumurtadan gelen protein kokusuyla, eeeet eeeet sevinç çığlıkları atıyor. Ben küçükken yumurtalı mama yapardı annem. Rafadan yumurta içine ekmek ve peynir, bayılırdım. Denesek bizimki de bayılacak belki ama tam pişmemiş yumurtadan korkuyorum.
Böreğe bayılıyor (ki peyniri, pek sade halde yemediği için omlet ve börek peynir kaktırgacı).
Patates kızartmasıyla başı hiç hoş olmadı.
Muzun zamanı geçti, yerli muz olmayınca muz almayalım kararımızı, sabahları muz diye sorunca rafa kaldırdık. Ama gönlüm her şeyi mevsiminde yemesinden yana.
Kiraz, karpuz bolca tüketiyor.
Yarım elma sonrasında kahvaltıda, domatesli, kaşar ve keçi peynirli (zeytinyağlı/tereyağlı) omlet, zeytin, reçel, ekmek.
Öğle ve akşam denge kuracak şekilde, hindi eti, beyaz et, kırmızı et, balık- kışın ona kadar paketleyip attığım hamsiler destekçimiz- (bu et grubu faslında sorun yok), sebze (bazen şevkle yediğini bazen yemiyor, bayıldığı gurup değil, ama oyun şamata yedirilebiliyor, kendisinin yiyeceği şekilde sunulursa daha çok yediğini gözlemliyorum, gereken miktarı aldığını düşünüyorum. Taze fasulye, kabak, semizotu, domates, biber tam zamanı olan sebzeleri tercih ediyorum. Bir önceki periyotta, enginar, bezelye, bakla tükettik. Şimdi bamya patlıcan ekleyeceğiz.), pilav makarna erişte kuskus (gene bayılarak yiyiyor). Çorbalarda, tavuk suyunu çıkarıp tavuk, domates, biber, nohut, tarhana ile yaptığım tarhana çorbası (tarhana bana tek başına çok besleyici gelmiyor), mercimek çorbası (kırmızı ve yeşil), yayla çorbası döndüğümüz çorbalardan.
Bakliyatlar da iyi pişmişse, kendisi yediği için kolay yediklerinden. Yoğurt bolca bolca bolca tüketir.
Ballı sütlaç ve muhallebi ara ara yediği tatlılardan. Komşu bir teyzesi var, torununa yapıyor UE' ye de düşüyor. Ordan da kurabiye, poğaça yiyiyor ara ara. Ben keki seven ve sık yapan bir insan olduğum için bizimki gek (onun deyişiyle) yiyiyor. Cevizi mutlaka her gün var. Pekmez eskiden daha yoğundu, şimdi ara ara gündemde.
Zeytinyağı ve tereyağını çeşitlendirerek kullanmaya çalışıyorum.
Emmeyi bırakmadan öncede bu çerçevede beslenirdi. Ama sürekli bir ilgi çekme hali, daha az tüketme söz konusuydu. Yoruyordu yemek yedirmek. Bazen de uzun süreli iştah kesintileri yaşıyordu. Özetle iştah açısından da bir artı verebiliriz bırakmaya.
Bu arada, teyzem Balıkesir Rumeli Gıda Sanayi:)) (artık bir koli gönderirsiniz reklam karşılığı) kuskus yapıp gönderiyor UE için. Bulgurun etrafının yumurta ve sütlü hamurla sarılarak kuskus elde edildiğini duyduğumdan beri, daha bir hevesle yediriyorum kuskusu.
Günlük yaşam:
Emmeyi bırakınca, ben özgürlüğüme kavuştum. Hadi emzir fasılları bitti. Çevresinin övgüleriyle havaya girdiğini görüyorum. Emecek misin sorusuna, cık diye cevap veriyor.
Süt kaynakları azıcık süt üretiyor. Ama bitti bitiyor.
Benim içimin kıyılması, deli iştahım da azaldı. Korkularımdan biri de buydu: emzirme biter ama ben bu iştahla kalırsam! Halen fena süt üretmediğimin kanıtlarından biri de bu sanırım.
Bu değerlendirmeleri emmeyi bırakmamızın üzerinden, 16 gün geçmişken yapıyorum.
Diğer bir kaç nota gelirsek:
Konuşma becerisi hızla ilerliyor. 25 Haziran akşamı ilk ikli cümlesi geldi: "kapı kapa". Devamında su aç (hortum tutarak), radyo aç da var.
Bu postu Yelish'e ayırdık. Bir sonraki post da YavruSu ve Evren için gelecek. Dil gelişimi gözlemleri.
Siz de posta kutusu 35, Saricizmeli, Kavaklıdere Ankara adresine sorularınızı gönderin, sizin için de bir post yayınlayalım.
Uyku :
En büyük korkum, ya emmeyi bırakır ama gece deliksiz uykuya geçemezsekti. Neyse ki boşa çıkan bir korkuymuş (maşallah diyin, burnunuzun ucuna sonra da cama bakın).
Yemek-
Sağdıkça, talep sayar üretir felsefesiyle sütü pek sağmamaya çalıştım. İlk günün sonunda patlamaktan korkunca azıcık ferahlatacak kadar sağdım 60cc olduğunu gördüm. Demek ki, günde en az bir yarım litre süt üretebilirliğim varmış (geriye kalan görüntü oldukça heybetliydi ve çocuklar (bebekler tabi normalde kelime ama artık bizimki koca kazık çocuk oldu) pompadan çok daha fazlasını çekebiliyorlar ve çektikçe üretiliyor verilerinden yaptığım bir hesaplama).
Ben içsem yarım litre süt, beni bile tıkar. Doktorun emzirmeyi bırakın iştahı açılır tezi de oldukça doğrulandı.
Yelishçiyim yediklerini sormuştu:
Bu aralar aklını elmaya taktı. Sabah kalkar kalkmaz en az yarım elma hüpletiyor, köpek dişleri öncesi çiğneyip rende yapıp geri çıkarırdı (anne elma çok tüketmez, sütteki tadı arıyor desem). Et sevdasından vazgeçmiş değil. Zeytin için deliriyor. Altın kural, az sevdiklerini önce verip, yediğini gördükten sonra zeytin ve et gibi çok sevdiklerini çıkarmak. Diğer halükarda, az sevdiklerinin esamesi okunmuyor. Simit aşkına da devam, markete birlikte gittiklerinde dedesine simit aldırıyor. İnek sütü en problemli alan. Doktor, hiç mühim değil muadilleri daha değerli dediği için, çok dertlenmiyorum. Babanne ballı sütlaç diye sadece UE'nin balıklama atladığı, bizim çok lezzetli olmuştur ama peynir ekmek var mıydı sorumuza maruz kalan yaratıcılığı sergilemiş durumda. Bütün kış, savaş zamanındaymışız gibi kıymetle sakladığım, UE'nin haftasonu kahvaltılarında yediği ayva reçeli anane tarafından takviyelenip yanına çilek reçeli de eklenince bolluk zamanları başladı baget ekmeklerin üzerinde.
Az tuzlu mercimek çorbasını yemeyince, tuz ekleyip yediğini gördüğümüzden beri tuzu az olsun çabalarımı sonlandırdım. Biz ne kadar tuzlu baharatlı yiyiyorsak (acı hariç) o da o kadar tuzlu baharatlı yiyiyor.
Yumurtayı haşlanmış yerdi, ondan bıktığı için omlet yiyiyor. Patatesli omlet, yumurtalı ekmek de sevdikleri arasında. Hatta omlet ve yumurtalı ekmek pişerken yumurtadan gelen protein kokusuyla, eeeet eeeet sevinç çığlıkları atıyor. Ben küçükken yumurtalı mama yapardı annem. Rafadan yumurta içine ekmek ve peynir, bayılırdım. Denesek bizimki de bayılacak belki ama tam pişmemiş yumurtadan korkuyorum.
Böreğe bayılıyor (ki peyniri, pek sade halde yemediği için omlet ve börek peynir kaktırgacı).
Patates kızartmasıyla başı hiç hoş olmadı.
Muzun zamanı geçti, yerli muz olmayınca muz almayalım kararımızı, sabahları muz diye sorunca rafa kaldırdık. Ama gönlüm her şeyi mevsiminde yemesinden yana.
Kiraz, karpuz bolca tüketiyor.
Yarım elma sonrasında kahvaltıda, domatesli, kaşar ve keçi peynirli (zeytinyağlı/tereyağlı) omlet, zeytin, reçel, ekmek.
Öğle ve akşam denge kuracak şekilde, hindi eti, beyaz et, kırmızı et, balık- kışın ona kadar paketleyip attığım hamsiler destekçimiz- (bu et grubu faslında sorun yok), sebze (bazen şevkle yediğini bazen yemiyor, bayıldığı gurup değil, ama oyun şamata yedirilebiliyor, kendisinin yiyeceği şekilde sunulursa daha çok yediğini gözlemliyorum, gereken miktarı aldığını düşünüyorum. Taze fasulye, kabak, semizotu, domates, biber tam zamanı olan sebzeleri tercih ediyorum. Bir önceki periyotta, enginar, bezelye, bakla tükettik. Şimdi bamya patlıcan ekleyeceğiz.), pilav makarna erişte kuskus (gene bayılarak yiyiyor). Çorbalarda, tavuk suyunu çıkarıp tavuk, domates, biber, nohut, tarhana ile yaptığım tarhana çorbası (tarhana bana tek başına çok besleyici gelmiyor), mercimek çorbası (kırmızı ve yeşil), yayla çorbası döndüğümüz çorbalardan.
Bakliyatlar da iyi pişmişse, kendisi yediği için kolay yediklerinden. Yoğurt bolca bolca bolca tüketir.
Ballı sütlaç ve muhallebi ara ara yediği tatlılardan. Komşu bir teyzesi var, torununa yapıyor UE' ye de düşüyor. Ordan da kurabiye, poğaça yiyiyor ara ara. Ben keki seven ve sık yapan bir insan olduğum için bizimki gek (onun deyişiyle) yiyiyor. Cevizi mutlaka her gün var. Pekmez eskiden daha yoğundu, şimdi ara ara gündemde.
Zeytinyağı ve tereyağını çeşitlendirerek kullanmaya çalışıyorum.
Emmeyi bırakmadan öncede bu çerçevede beslenirdi. Ama sürekli bir ilgi çekme hali, daha az tüketme söz konusuydu. Yoruyordu yemek yedirmek. Bazen de uzun süreli iştah kesintileri yaşıyordu. Özetle iştah açısından da bir artı verebiliriz bırakmaya.
Bu arada, teyzem Balıkesir Rumeli Gıda Sanayi:)) (artık bir koli gönderirsiniz reklam karşılığı) kuskus yapıp gönderiyor UE için. Bulgurun etrafının yumurta ve sütlü hamurla sarılarak kuskus elde edildiğini duyduğumdan beri, daha bir hevesle yediriyorum kuskusu.
Günlük yaşam:
Emmeyi bırakınca, ben özgürlüğüme kavuştum. Hadi emzir fasılları bitti. Çevresinin övgüleriyle havaya girdiğini görüyorum. Emecek misin sorusuna, cık diye cevap veriyor.
Süt kaynakları azıcık süt üretiyor. Ama bitti bitiyor.
Benim içimin kıyılması, deli iştahım da azaldı. Korkularımdan biri de buydu: emzirme biter ama ben bu iştahla kalırsam! Halen fena süt üretmediğimin kanıtlarından biri de bu sanırım.
Bu değerlendirmeleri emmeyi bırakmamızın üzerinden, 16 gün geçmişken yapıyorum.
Diğer bir kaç nota gelirsek:
Konuşma becerisi hızla ilerliyor. 25 Haziran akşamı ilk ikli cümlesi geldi: "kapı kapa". Devamında su aç (hortum tutarak), radyo aç da var.
Bu postu Yelish'e ayırdık. Bir sonraki post da YavruSu ve Evren için gelecek. Dil gelişimi gözlemleri.
Siz de posta kutusu 35, Saricizmeli, Kavaklıdere Ankara adresine sorularınızı gönderin, sizin için de bir post yayınlayalım.
4 yorum:
hadi hayırlı olsun çok önemli bir macerayı sonlandırmışsınız. Çok daha güzel maaceralar dilerim:))
yedikleri güsel, senin iştahının kapanması güsel, haberler, konuşmalar güsel, saçlar şahane!!!
naçizane bi bilgi paylaşmak istedim. gerçi UE arcadan büyük ama doktor patlıcan için henüz erken pek besin değeri yok demişti. bi araştır istersen.
sevgiler kocamanından:)
bi saat yazdim yuttu mesaji korolasica blogspot....
Efenim , cok bakhtiyar olduk bu post icin ,post buraya grimeden once SariCizmeli Fm'de yayinlaniyor,orda da dinlemistik zaten .Buyuk hayraniniz ,ama sizin diil o guzel surat oglanin!!! hihihi
operizz
anneyazar, çok teşekkürler.
yeliz, yıllardır bilirim ve inanamam patlıcanın besin değerinin düşüklüğünü. bizim yediklerimizden yedirdiğim için alacağım listeye. ama yemezse, besin değeri nedeniyle çok ısrarcı olmayacağım.
bloger müdürü maykı arasaydın yelishçiyim. fm bandı kaçta bu saricizmeli radyosu:)) her güzel suratlı oğlanın, bir güzel süratlı hayran olunası anası mutlak vardır:)) biz de öptük. hatta üff dedik mumlarınıza.
Yorum Gönder