3 Temmuz 2010 Cumartesi

Dil gelişimi - 20. ay

Sevgili YavruSu'nun annesi Evren, dil gelişimi ile ilgili notlarımı merak etmişti. Kelimeler, fiiller, isimler, sıfatlar, ekler, zamirler vb. açısından işte dil gelişimi hikayemiz.

10 ay civarında inanılmaz papağan bir dönem vardı. Kelimeleri bire bir aynı söylediği, ama anlam eşitlemesi yapmadan tekrarladığı dönem. İnek, ayna, rende. Hiç bir harfte ve telaffuzda sorun olmadan, pırıl pırıl.

Sonrasında ilk kelimemiz, lumba oldu. Bir lamba hastasıydı bizim oğlan. Eve gelenlere iletişim kurmak için, merhaba yerine lambayı gösterip lumba derdi.

Peşi sıra baba dede meme geldi, sonra da anne ama çok kullanıma almadığı sözcüklerdi.

Sonra ayakkabılar alınınca ayk,aykka. Kış gelip bere takmaya başlayınca şapka manasında aykki.

Ve o dönemlerin altın kelimesi aç. Kilit kelime, memeyi aç, tvyi aç (şansını illa denerdi ve asla açılmazdı), dolabı aç, oyuncağı aç ... aç la her istediğini açtırırdı.

SOnrasında du (su), aaba (araba), vb. kelimeler.

Sonra açın tersine ihtiyaç duyduk, ocak civarı örtü öğrentik. R gayet net idi.

Daha sonra uzun müddet 2 heceli kelimeleri yığdık. Ama yanına ufak tefek fiiller de ekledik. Ak( tak) , çek...

Kelimelerle oynamalar vurgular başladı. O an-an-anne dedi ben ef-ef-efendim. Bu oyunu çeşitlendirdik.

Sonra kelimelere bir mola verdi, neredeyse tüm fiilleri toparladı.

İyelik ekleri başladı annem, babam, aaabam.

Sayılar başladı, asansöre binince, döyt (herkes de 4. katta oturuyor canım). Bizim de r'lerde sorun mu var ne endişemiz.

Kendi ismini, bizim isimlerimizi söylemeye başladı. Benim ismim 3 hece olmasına rağmen iki hece olarak söylüyordu.

19. ayda ilk üç heceli kelime geldi. Anane. Sonra benim ismimi 3 heceli halde söylemeye başladı.

Akraba isimleri toparandı. Hala, amca, vb.

Anne baba demesine rağmen babanne diyemiyordu. 20. ayda önce bandi, sonra baaanne olarak söylemeye başladı. Bileşik kelimeler bir başka oluyor demek ki .

İyelik eklerinde babanın, annenin, baban, annem vb. gelmeey başladı.

Sayıları (anlam olarak bilmese de) ilişkilendirdi. Anne kaç yaşında: dört, UE bir gibi.

20. ayda ilk 2 li cümlemiz geldi.

Yaşantısındaki pek çok nesnenin isimleri tamam.

Zamirler başladı, ben, sen.

Sorulara cevap olarak evet hayır yok, ama tamam mı, namam, olur mu olu, anlaştık mı peki.

Bu ara kafayı eniştesinin ismine taktı. Onu söylüyor, sonra nerede diyince anga (ankarada) cevabını veriyor. Balıkesir ve İstanbul da, nerede oyunu sayesinde öğrendiğimiz iller.

Ay ay notlar almadığım için tam zamanlı değil ama göreli bir gelişim yazdım.

Dili her zaman çok önemseyen bir insan oldum. Anne babamın öğretmen oluşu, iyi Türkçe öğretmenlerine denk gelişim, okuma alışkanlığım, üniversite sınavındaki anlatım bozukluğu soruları, Hacettepe'de aldığımız Türkçe eğitim, cümlelerin sonunda tamam mı*, başında işte diyenlerin, mersi kelimesini kullananların kulaklarımı tır tırmalayışı, hayıra haayır, yarına yaarın diyenler, hele hele e'leri kalın söylenler, Emin Özdemir ve Bozkurt Güvenç'in de bulunduğu bir seminere katılmış olmam gibi üstüste yığılan pek çok neden ve sonuçları bu önemsemeyi sağladı.

1984'ü okuyorum şimdilerde. Yenikonuş diye bir dil üretiyorlar. Diyorlar ki, insanların kelime haznesi ne kadar dar olursa düşünce evreni de o kadar kısır olur. İyi var, kötü yok. Onun yerine yokiyi var. Mükemmel yok, çokiyi var.

Arkadaşımla da kahve sırasında konuştuk. Araba kelimesini öğrendiğinde, kamyon, tır, otobüs hepsinin araba olduğunu kodluyor beyin. Ya da bir çiçeği gösterdiğimizde mavi, kırmızı yeşil tüm çiçekleri algılıyor. Dilin algılamada derinlikler sağladığının güzel bir örneği sanırım.

Bu nedenlerle umarım oğlum, Türkçe'yi hakkınca konuşan, seven, koruyan bir erişkin olur.


* Ortaokul sıralarında ben de tamam mıcılardandım, her ilişkisiz tamam mı deyişimde, babam tamam değil derdi. O zamanlar çok sinirlendiğim bu uygulama sayesinde bu illetten kurtulmuş bulunmaktayım:))

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Hah, eline saglik Sari Cizmeli, cok iyi olmus bu yazi. Once inanamadim, benim kayitlari gizlice ele gecirip yazdin sandim ;) Ya da UE'yle YavruSu ayni gezegenden gelip bize yavru olmuslar diye dusundum ;)

Saka bir yana, bu dil gelisimi daha cok veri toplanip incelenirse bence uzun vadede dil bilgisi egitimi icin de cok onemli ipuclari olusturabilir. Cocuklar neyi daha once ogreniyorlar, anliyorlar; hangi yapi, hangisinin uzerine geliyor, vs.

1984'u cok duymustum ama okumamistim, simdi daha cok merak ettim, hemen almali. Bilim kurgu kitaplarini ve uydurma dilleri cok seviyorum, Ursula K. Leguin'in de var boyle kitaplari. Sanirim dili farkli kullanmak yaraticiligi gelistiriyor, ya da yaratici insanlar dili farkli kullaniyor :))

Chomsky de beynimizde bir 'dil makinesi' oldugundan bahsediyor. Cocuklar belli kelimeleri ve yapilari ogrendikten sonra bu makine islemeye basliyor ve daha once hic duymadiklari cumleleri kendi kendilerine olusturuyorlar. Sanirim bu yaraticiliklarina sahit olmak, sifirdan kendi kendilerine birseyler urettikleri asamaya gectiklerini gormek bizi onlara daha bir hayran kiliyor. Guzel sey yaraticilik. Umarim orselenmezler...

yeliz dedi ki...

eline sağlık çok güzel bir yazı olmuş, ben de aklıma geldikçe kayıt altına almaya çalışıyorum.

Mustafa Rumelili dedi ki...

Kızının "Tamam mı?"sına set koyup torununun "namaaaam" demesi için uğraşan baba...:)

saricizmeli dedi ki...

Evren, UE, Yavrusu'nun şakımasından çok uzak:))

Ursula'yı okuyacağım bunun üstüne.

Yeliz, iyi ediyorsun. Çünkü unutmayız sandığımız şeyler çok hızla gidiveriyor.

Ben de cümlelerin sonunda o kadar sevimli namaaaaam desem bene de karışmazdın:)

OiP dedi ki...

hay maşallah diyorum!!! Biz 20 kelimeyle iki oyuna bi bilet kesip oturuyoruz hala:)))

UE şunu da de yavrum: çekoslavaklaştıramadıklarımızdan mısınız?

aha!! dedi :o :))