17 Haziran 2009 Çarşamba

Hayatımda Seminerler...

Tekir , okulların kapandığını ama okula bir müddet daha gitmesi gerektiğini yazınca çocukluk (hani herkes arkadaş hani oyunlar sürerken) günlerime gittim. İlkokuldayken annem ve babam evde yalnız kalmamı istemedikleri için seminer adı verilen bu döneme beraberce giderdik. Diğer öğretmenlerin çocukları geldiyse eğlenceye dönen bu sabah saatleri, yalnız kaldıysam çok da zevkli geçmezdi. Sınıfları gezer, sınıf kitaplıklarında vakit geçirir, tarih haritalarına bakar (hala var mı acaba bu haritalardan), bahçede oyunlar oynardım. Okul askeri lojmanların önündeydi, lojmanda yürüyüş yapardım, sabah erkenden arkadaşlarım kalkmadığı için burdan da bana, boyu boyuma uygun bir insan denk gelmezdi. Düzenli yemek alışkanlıkları bizim evin has kuralıydı. Bu kural bazen seminerlerde simit (aaah balıkesirin sarı simiti ah) karper peynir (şimdi hiç hoşlanmadığım bir peynir türü) ya da poğaça ve meşhur hisar ayranı (bir ekoldür kendisi) ikilisiyle bozulurdu. Teksir kağıdı denen samanlı kağıtlar olurdu ve de daktilo:)) 10 parmak daktilo aktiviteleri zaman geçirme yöntemlerindendi.
Yaşımın büyümesiyle evde kalabilme hakkına kavuştum. Ferhunde Hanım ve Kızları olurdu saat 10'da. Onu izler, yumurtalı omlet yapar (bizimkilerin arkadaşlarının çocuklarının, kahvaltı hazırlarken yanmaları nedeniyle, kazık kadar olana dek ocağa yaklaştırılmadım, omlet yapabilirlik bu nedenle derin yer etmiş:)) kitaplar okur annemleri beklerdim. Seminer sonrası yazlığa gitmek demekti artık. Bitişini daha hevesle bekler olmuştum. Bu seminerlerin bir de okul öncesi olanından vardır. O daha eğlencelidir. Arkadaşlar ve Balıkesir özlemi bu dönemde dindirilir, okul alışverişi yapılır. Bir de bir kitaptan plan defterine kopyalanan yıllık planlar vardır bu seminer döneminde. Her öğretmen çocuğu bu kopyalamayı yapıp, biraz para kazanırdı:))


Yüksek lisanstaki iz bırakmayan semineri saymazsak, bu sene son öğrencilik deneyimimi bir seminer dersinde yaşadım. Ortaokulda eve düzenli olarak Hürriyet gazetesi girerdi. Ben de gazete okuma alışkanlığımı bu dönemde Kurthan Fişek'İn de aralarında olduğu yazar kadrosu sayesinde edindim.Tabi Kurthan Hoca'dan o yaşta ne anladım o ayrı tartışma konusu:)) Seminer sunumunu Kurthan Hoca'Ya yaptım. Bir okuma serüvenimi başlatan adam bir başka okuma serüvenime son noktayı koyarken de vardı. Konu İngiltere'de asimetrik yetki terki. Real'de Selami Yemenici'ye (bilmeyenler için üniversite hazırlıkta kimya kitabı kült haline gelmiş insan) denk gelip, tanıştığımda da böyle sevinmiştim ben:))) Ortaokul hocam okuyun, çizgi roman bile olsa okuyun derdi. Benimki de o misal, gazete de olsa, üniversite hazırlık kitabı da olsa yazar ruhuma işliyor sanırım:)))

Hiç yorum yok: