Zaman ne çabuk akıp gidiyor. Planlanan dönüş tarihimiz bayramdı, biraz daha uzattık. Dönüşte ufaklığa bakıcı bulunması, UEye bir kreş ayarlanması, aksayan tezde ilerlenmesi gibi çok önemli üç maddemiz mevcut.
Annesi bunlara kafa yoradursun, UE denizin, kumun, güneşin, bahçeli evin, konunun komşunun, bilimum ağacın (bilhassa eriklerin, papaz eriğiyle başladı, şimdilerde bardacık ve hırsızalmazlarda. Hırsızalmaz benim ilk kez bugün tattığım bir tür, dışına bakınca birşeye benzemiyor ama içi çok lezzetli kıpkırmızı bir erik.)
Deyimleriyle günümüze neşe katıyor UE. Bir yer yatağı var, akşam yukarıdan indiriyoruz sabah kaldırıyoruz (paşam sıcak olduğundan yatakta yatamıyor, yere atıyor kendini biz de kendimizce önlem aldık). Yatağı götürmeye çalışırken sorun çıkarınca, süren doldu UE yatağı çıkarıyorum dedim. Eliyle bir boşaltma hareketi yapıp süremi boşalttım anne, tekrar dolunca çıkar dedi.
Arkadaşı biz akşamüstü Balıkesir'e gidiyoruz diyince akşamaltında gidin, verdiğin sözü tutumadın diye sitem eden dedesine sözümü tutmadım sokağa attım cevaplarını ilerde belki ünlü bir yazar olur da okur güleriz diye kayıt altına alalım.
Annem kekikli domates yapıyor kahvaltıya (süt arttırıcı etkisini vurgulamalıyım). Bizimki lekeli domates yemezmiş.
Hayat oyunlarının içine akıyor, ilaçlama oyunundan sonra karpuz satmaca en favorisi bu ara. Komşu "karpuzcu kaça karpuzlar" dedi, UE "üçe abi" diye cevap verdi, komşu "ooo pahalıymış biraz pazarlık yapalım" diyince de UE "zaten pazardayız ya" diye ekledi. Beni balkonda bırakıp kendisi röntgen ışığından etkilenmemek için içeri girip sürgülü kapıyı iterek ayağımın filmini çekiyor. Bugün hortum şeklindeki bisiklet kilidini boynuna geçirmiş soruyordu nereniz ağrıyor diye. Doktorsa 2. çoğul şahısta soru, pazardaysa abla abi ekleniyor soruya. Nasılda detayları kazıyorlar beyinlerine.
Teyzesi Ankaraya gidişini kastederek, pazara gidiyorum ben UE dedi, bizimki gelirsin di mi pazardan diye sordu.
NE ye katı gıdalara başladık, önlüğü tedavülden kaldırmış oğlum yemeklerini boynuında pembe bir önlükle yemeğe başladı. Ve NE nin yeme çalışmaları oğlumun midesini kaldırıyor, kustu kusacak. NE yi bana gösterme anne demekte yeme fasıllarında.
Hep beraber felekten bir gün çalmak ve babamıza papalinayı tanıtmak için Cundaya gittik. Biz papalina ve kabak çiçeği dolmasına kaptırmışken kaşla göz arasında annemin gözlüğünü denize fırlattı. Gözlük gözümüzün önünde süzüle süzüle derinlere inerken inip alayım diyen babama dur dedik, garsonlar geldiler bir aparatla gözlüğü arayalım derken iyice bulandırdılar gittiler. İnadım inat babam ben bir dalayım dedi, sevgili kocam hemen bir deniz gözlüğü aldı geldi. Abi bura taşlık, tekneden atla uyarılarını dinleyen babam önce bir kayığa sonra denize atladı. Hiç bişi görünmüyor derken gözlük bulundu. Babamın geri çıkması, çizilmiş dizler, şortunun kuruması, sıcak sıcak yenemeyen 2. tava papalina derken günü bitirdik. Bir başka deniz kenarı gidişimizde kendisine anneannenin gözlüğüne ne yapmak yok diye sorduğumuz UE nin cevabıysa, denize atmıycam yere atıcam olunca ne kadar sorun çözmeye yöönelik bir oğlum var diye gurur duymak da bana düştü.
Babannesi, halası, amcası, kocaman teyzeler ve kuzenler bayram tatili için çeşmeye geldi. Biz de, onlara katıldık. Gidişte, 4 kez uyuyan NE UE tarafından uyandırıldı. Dönüş yolundaysa çeşmede gözlerini yuman iki kardeş 3 saat kadar deliksiz uydu. Aliağada burası fenzin kokuyor diyerek gözlerini açan uykusunu almış UE, önce NE yi uyandırdı. Sonra dedesinin uyutmak için söylediği tüm ninnileri söyleyip güzelce kardeşini uyuttu UE. Bu ne sevgi derken bizimki bayıldığı kıııııııkkkkhhhhlamasından yapıp kardeşini büyük bir zevkle uyandırdı. Sonra gene başladı ninnilere ve bana dönüp uyusun da gene kııııkkhlayayım dedi.
Babam UE yi uyuturken türkülerden potpori sunuyor. Ve şu anda şarkı söyle diynce Haydiiii ulen de haydülen, kerimoğlunun sandalı da sandalı diye başlayan bir oğlum var:)) Ve bu türküyü bilhassa tüeletteyken (tuvalet) tercih ediyor. Peşi sıra yeni yılın yeni yaşın kutlu olsun, çok yat (bazen uyu da diyor), büyüüü büyüüü geliyor. Kapanış önce bir meclis kuruldu sonra pe-di-şah kovulduyla geliyor.
Bunlar aklımda kalanlar, diğer dedesinin özlemi dışında keyfi gayet yerinde, yağmurlar yağınca gideriz diyordu, bu akşam yağmur yağınca da kar yağınca da gitmiycem burda kleş okuluna gideceğim diyerek uyumuş.
Bunlaraa bir de NE'nin yaptıkları eklenince bedava eğlence hergün bize. Dışarıdan bakınca hırsızalmaz bizi ama içimize girince bir güzellik bir keyif deymeyin gitsin. Demem o ki, tek çocuklular, yalnız bırakmayın çocuklarınızı...
Annesi bunlara kafa yoradursun, UE denizin, kumun, güneşin, bahçeli evin, konunun komşunun, bilimum ağacın (bilhassa eriklerin, papaz eriğiyle başladı, şimdilerde bardacık ve hırsızalmazlarda. Hırsızalmaz benim ilk kez bugün tattığım bir tür, dışına bakınca birşeye benzemiyor ama içi çok lezzetli kıpkırmızı bir erik.)
Deyimleriyle günümüze neşe katıyor UE. Bir yer yatağı var, akşam yukarıdan indiriyoruz sabah kaldırıyoruz (paşam sıcak olduğundan yatakta yatamıyor, yere atıyor kendini biz de kendimizce önlem aldık). Yatağı götürmeye çalışırken sorun çıkarınca, süren doldu UE yatağı çıkarıyorum dedim. Eliyle bir boşaltma hareketi yapıp süremi boşalttım anne, tekrar dolunca çıkar dedi.
Arkadaşı biz akşamüstü Balıkesir'e gidiyoruz diyince akşamaltında gidin, verdiğin sözü tutumadın diye sitem eden dedesine sözümü tutmadım sokağa attım cevaplarını ilerde belki ünlü bir yazar olur da okur güleriz diye kayıt altına alalım.
Annem kekikli domates yapıyor kahvaltıya (süt arttırıcı etkisini vurgulamalıyım). Bizimki lekeli domates yemezmiş.
Hayat oyunlarının içine akıyor, ilaçlama oyunundan sonra karpuz satmaca en favorisi bu ara. Komşu "karpuzcu kaça karpuzlar" dedi, UE "üçe abi" diye cevap verdi, komşu "ooo pahalıymış biraz pazarlık yapalım" diyince de UE "zaten pazardayız ya" diye ekledi. Beni balkonda bırakıp kendisi röntgen ışığından etkilenmemek için içeri girip sürgülü kapıyı iterek ayağımın filmini çekiyor. Bugün hortum şeklindeki bisiklet kilidini boynuna geçirmiş soruyordu nereniz ağrıyor diye. Doktorsa 2. çoğul şahısta soru, pazardaysa abla abi ekleniyor soruya. Nasılda detayları kazıyorlar beyinlerine.
Teyzesi Ankaraya gidişini kastederek, pazara gidiyorum ben UE dedi, bizimki gelirsin di mi pazardan diye sordu.
NE ye katı gıdalara başladık, önlüğü tedavülden kaldırmış oğlum yemeklerini boynuında pembe bir önlükle yemeğe başladı. Ve NE nin yeme çalışmaları oğlumun midesini kaldırıyor, kustu kusacak. NE yi bana gösterme anne demekte yeme fasıllarında.
Hep beraber felekten bir gün çalmak ve babamıza papalinayı tanıtmak için Cundaya gittik. Biz papalina ve kabak çiçeği dolmasına kaptırmışken kaşla göz arasında annemin gözlüğünü denize fırlattı. Gözlük gözümüzün önünde süzüle süzüle derinlere inerken inip alayım diyen babama dur dedik, garsonlar geldiler bir aparatla gözlüğü arayalım derken iyice bulandırdılar gittiler. İnadım inat babam ben bir dalayım dedi, sevgili kocam hemen bir deniz gözlüğü aldı geldi. Abi bura taşlık, tekneden atla uyarılarını dinleyen babam önce bir kayığa sonra denize atladı. Hiç bişi görünmüyor derken gözlük bulundu. Babamın geri çıkması, çizilmiş dizler, şortunun kuruması, sıcak sıcak yenemeyen 2. tava papalina derken günü bitirdik. Bir başka deniz kenarı gidişimizde kendisine anneannenin gözlüğüne ne yapmak yok diye sorduğumuz UE nin cevabıysa, denize atmıycam yere atıcam olunca ne kadar sorun çözmeye yöönelik bir oğlum var diye gurur duymak da bana düştü.
Babannesi, halası, amcası, kocaman teyzeler ve kuzenler bayram tatili için çeşmeye geldi. Biz de, onlara katıldık. Gidişte, 4 kez uyuyan NE UE tarafından uyandırıldı. Dönüş yolundaysa çeşmede gözlerini yuman iki kardeş 3 saat kadar deliksiz uydu. Aliağada burası fenzin kokuyor diyerek gözlerini açan uykusunu almış UE, önce NE yi uyandırdı. Sonra dedesinin uyutmak için söylediği tüm ninnileri söyleyip güzelce kardeşini uyuttu UE. Bu ne sevgi derken bizimki bayıldığı kıııııııkkkkhhhhlamasından yapıp kardeşini büyük bir zevkle uyandırdı. Sonra gene başladı ninnilere ve bana dönüp uyusun da gene kııııkkhlayayım dedi.
Babam UE yi uyuturken türkülerden potpori sunuyor. Ve şu anda şarkı söyle diynce Haydiiii ulen de haydülen, kerimoğlunun sandalı da sandalı diye başlayan bir oğlum var:)) Ve bu türküyü bilhassa tüeletteyken (tuvalet) tercih ediyor. Peşi sıra yeni yılın yeni yaşın kutlu olsun, çok yat (bazen uyu da diyor), büyüüü büyüüü geliyor. Kapanış önce bir meclis kuruldu sonra pe-di-şah kovulduyla geliyor.
Bunlar aklımda kalanlar, diğer dedesinin özlemi dışında keyfi gayet yerinde, yağmurlar yağınca gideriz diyordu, bu akşam yağmur yağınca da kar yağınca da gitmiycem burda kleş okuluna gideceğim diyerek uyumuş.
Bunlaraa bir de NE'nin yaptıkları eklenince bedava eğlence hergün bize. Dışarıdan bakınca hırsızalmaz bizi ama içimize girince bir güzellik bir keyif deymeyin gitsin. Demem o ki, tek çocuklular, yalnız bırakmayın çocuklarınızı...
3 yorum:
yok disaridan bakinca da cok eglencelisiniz vallaha :)
Cok guldum ben ama baya cok guldum o pazarlik muhabbetine, denize degil yere atacagima ama en cok uyusunda yine uyandirayima :) Yavrucak kendi isini kendi goruyor ama ya uyutun da uyandirayim dese. en azindan uyutuyor da :)
masallah ikisine de neseniz daim olsun :)
harika bir post olmuş, sabah sabah içim açıldı neşem yerine geldi :) mesajı aldık kısmet diyoruz cesaretinizden ve bitmek bilmeyen enerjinizden ötürü sizi kutluyoruz :)
sevgiler
Gülçin, çok teşekkürler...
Hayat güzeldir, yorum bırakamadım sana ama bak bir post yazıyorum..
Yorum Gönder