20 kusur sene önce geldiğimizde, hep dutluk filan değildi buralar, ondan olsa gerek akıl edip bir ev kondurmuşuz. Sonradan çok değerlenmediği için arsamızı verip 5 lüks daire alamadık. Ama köylü amcaların değersiz diye damatlara verdikleri çorak araziden bir vaha yarattık tüm site halkı olarak, şimdi köylü amcaların oğulları verimli tarlalarını çapalarken tepeden bakıyorlardır bizlere, damatlarsa çorak arazileri kooperatiflere sattıktan sonra ne yaptılar bilen yok...
Önce birer birer ayıklandı inşaat artıkları topraklardan. Babam derinden kazdı bizim bahçeyi, kazamayanlar toprak getirttiler. Ne bulunduysa ekildi, biraz yeşil görünsün diye. Ne yendiyse de gömüldü toprağa. Bizimkiler bir an önce yeşersin bahçe diye ağaç fidelerini dikerken Cumhuriyet İsmail, yapmayın böyle dipdibe ekmeyin deli orman olur oralar dediğinde annemle babam (hadi annem şehir kızı da babam gene biliyor bağ bahçe) hadi canım sen de demişler. Zaman haklı çıkardı İsmail Amca'yı, 2 kavak, bir merdivenin köşesinde biten şeftali (ne de güzel meyvesi vardı, yenisi onun kadar cömert değil bize, belki de bildiğinden diğerinin başına gelen akıbeti) benim bildiğim gitti içimiz elvermeye elvermeye... Kimisi kendiliğinden giti, ceviz denendi tutmadı, vişnemiz yıllarca besleyip çekti gitti, şimdi yeni fidenin büyümesini bekliyoruz heyecanla. 2 zeytin, 1 kayısı, 1 şeftali, 1 armut, 2 incir, 1 çam, 2 de farklı erik var bahçemizde. Ki küçücük bir bahçe. Genişçe alana yayılmış sitemiz ve çevre sitelerin katkılarıyla çöl ortasında cennet oldu yöre.
Kayısımız bu sene çok verimli değil (kendimiz yedik, eşe dosta ikram ettik, bir iki kavanoz da reçel çıktı), verimli senesinde 100 kilodan fazla veriyor. Bizim bahçeye ilaç girmiyor bunu bilerek daha bir iştahla konu komşu beraberce yiyiyoruz, bolca reçeller gidiyor sevdiklerimize annemin elinden. Bir de pestili var ki, yemelere doyulmaz. UE'nin sarmasını annem günlük sarıyor. Babam su verdikçe, asma bize körpe veriyor. Sulandıkça bahçeden semizotu fışkırıyor ki biz kartalozlarına 2 milyon verip bir demet alabiliyorduk geçen sene Ankara'da. Pek çok besin elde edebiliyoruz bir sulama maliyetiyle.
Hadi gelin köyümüze geri dönelim denemediğine göre, çöpe giden meyve çekirdeklerinden hazine arazilerinde meyve ağaçları yetiştirmeyi düşünen belediye var mı Türkiye'de?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder