4 Aralık 2010 Cumartesi

25 aylık UE'nin en en sevdiği oyunlar...

25 aylık bir çocuk pek çok oyun oynar. Ama bizimkinin en en sevdikleri şöyle:



UE, neeeede?

Buuudaaamış...

İlk resimdeki peluşlar ve resimde olmayanlar, canı arkadaşları. Onları etrafına dizip birlikte uyuyacak kadar çok seviyor. Daha önce dönüp bakmadığı ekip şimdi çok öncelikli. Ayısı boo-boo, balığı tekir, köpeği minder, kuzusu memiş, köpeği köpecik.

Ve de legoları, pencereli köşk yapıp içinden bakmaca, kule olup yıkmaca, köprüler yapıp içinden hayvanları geçirmece vb.

Bilimum saklanmalar. Kişi bulunur bulunmaz, biii daa denerek aynı yere saklanılır oyun defalarca sürdürülür...




Elbette playdoo ve şekillendiricisi... Kardeşiyle oynama hayali kurduğu oyun.







Matkap halen en korktuğu şey. Korkusunu yenmek için "kağanlıklaada matkap olmaz" repliğini tekrarlasa da;) Matkap ve tamir aletleri...






Aah kepçesi de kepçesiii....





Sabun atmaca : Hayali sabun atılır göz yakılır. Teyzesinden kalmak istediğinde, biz Armada'ya gidelim dediğimizde Armada'ya, tatlı bir oyun anında soyadın ne diye sorup oyununu bozup sinirlendirdiğimizde soyadına sabun atmışlığı da var;). Kendi gözünde hayali cam var. Benden gözlüklerimi çıkarmamı isteyip sabun atıyor. Sonra neyse ki su atıyor merhametli çocuk.

Abidin: MEvsim geçişinde üşümesin diye kapşonlu yeleğini giydirmek için uydurduğum oyun. Kapşon takılır gözler kapanır Abidin olunur. Karşı taraf Abidin'i görüp itiraz eder. Biz UE'yi isteriz der. UE gözlerini açar burdayım der. KEndi kendine oynerken de Abidin sen git diyor. Oyunu geliştirdik, ben gözlerimi kapatıp Abidinin annesi Abdiye oluyorum, babası da Abidinin babası Abdi. UE arada Abidin'lere gittiğini iddia ediyor. Evleri taaa ordaymış. Abidin'in de kepçeleri varmış ama UE'ninkiler daha güzelmiş:))

Kağanlıklara Gitmece: Karanlıktan korkuyor. "Beni tucağına al" diyerek oyunu başladıyor.Bazen de elele tutuşarak karanlıklara gidiyor. Orda oyun başlıyor. Sen kimsin diye soruyor. Diğer oyuncu cevap verip soruyor sen kimsin. UE diye cevap verip gene soruyor sen kimsin? Bu arada evin bütün ışıklarının kapanmış olması şartını araması oyunun tek sevmediğimiz yönü.

Resimlere Bakmaca: Gene ışıklar kapanıyor. Kalın perdeler açılıyor. Geçen araçların farlarıyla tavana yansıyan resimlere bakmaca oynanıyor.

Bilgisayar Okumaca: Kendi kullanımı bilgisayar okumak. Sabahları benden izin isterken de bilgisayar okuyabii miyim diyor. Oku diyince bilgisayarı açıp okumak için bekliyor. Kendi resim masası da hayali bilgisayarı.

Ses Kısmaca: Karşıdaki şahsın sesini kısıyor. Sesi kısılan hiç ses çıkaramıyor. UE, sesi açtıkça ses yavaş yavaş artıyor.


Anne Cafe'nin sayfasındsa görüp hoşuma giden oyunu denedim. Sepet alıp her odadan bir nesne alıyorsunuz, sonra nerden almıştık diye hatırlamaya çalışıyorsunuz. Bizimkini henüz sarmadı.

2 yorum:

yeliz dedi ki...

bilgisayar okumaca çok şirin bi de o araba farları oyunu güzelmiş, lokasyonumuz uygun olsa kesin oynardık.

saricizmeli dedi ki...

Bütün akşam kapalı ışıklarla oturma riskiniz de ortadan kalkıyor yeliz:)