23 Ağustos 2009 Pazar

Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat Gibi.

13 Ağustos Perşembe günü, ne de iştahla yedi çorbayı diye düşünüyordum, keyfi de yerindeydi. Ateşi var gibime geldi, yok canım biraz bitkin ve iştahsız olurdu her halde dedim, ama gene de ölçmeden edemedim. 39! Hemen ılık duş, sonra kurum doktorunda soluğu alma. Çok önemsemediler, genel kontrol yapıldı, boğaz kültürü alındı, calpol verdiler (en sonunda enjektörün iğnesini çıkarıp boğazına şırıngalamak suretiyle) eve gönderdiler. Akşam ateş düşmedi. Bu arada aldığımız Braun digital ateşölçer bizimki kulağına değince kıyametleri koparttığı için bir öyle diyor bir böyle diyor. Ateşten de emin olamıyoruz. Kendi doktorumuz 24 günlük senelik tatiline çıktı (bilgi sistemlerinden sorumlu ben bile, yedeğim olmasına rağmen bu kadar uzun izne çıkamıyorum, değişik geldi durum bana), ona da gidemiyoruz. Telefon ettik. 2 yaşına kadar bebeklerde beta üremez kültür sonucunu boşuna beklemeyin, doktorunuz ateş odağı bulamadıysa (bu terimi de öğrenmiş olduk) hastaneye gidin idrar kültürü alsınlar, 6. hastalık olabilir diyince soluğu MESA acilde aldık. Doktor kulakta bir kızarıklık gördü. Antibiyotik başlayalım dedi, gündüzki kontrolde böyle bir bulgu olmadığı için, biz biraz endişelendik. Tekrar kontrol etmesini istedik. Doktor Umut Egeyi ürkütmemek için şekerler vere, oyuncaklar göstere tekrar kontrol etti, ağlamaktan olan bir kızarma olduğunu kulakların temiz olduğunu söyledi. Bu arada İbufen verdiler. İdrar torbasını taktılar beklemeye başladık. Saatler geçti torbada birşey yok, farkettik ki torba çıkmış. Haydi tekrar taktılar, gene beklemece. Bu arada birşeyler yutmuş bir çocuk geldi. O vesileyle çamaşır suyu içme meselesini sordum. Asla kusturulmamalı ve su içirilmemeliymiş, su içirilmesi halinde kusma olabileceği için hem içerken hem kusarken yanma meydana gelebilirmiş. Yapılması gereken hemen hastaneye ulaşmakmış. İkinci kez torba çıkarken babası yakaladı, ve saatlerce süren beklemelerimiz boşa çıkmadı. İdrar tahlili sonucu temiz çıktı. Gelişmeleri görmek üzere eve yollandık gece bir sularında. Ertesi gün ateş çıktı biz ibufen verdik, cumartesi taşındık. Ateş daha az çıkar oldu. Cumartesi gece kusma başladı. Pazar ateş de kusma da yoktu, ama çok halsiz bir Umut Ege vardı. Pazartesi kusma devam edince doktorumuzu tekrar aradık. 6. hastalık olsa döküntü şimdiye olur, ateş daha ağır seyrederdi dedi (günde 3 doz ibufen, kimi zaman 6 saatten daha aralıklı veriyordum) kusma başladıysa, ishal gelecekmi onu takip edelim dedik, kapattık. Gece gene kusunca, birşeyleri eksik mi yapıyoruz kaygısıyla A.Ü. tıp fakültesinin acilinde aldık soluğu. Doğum sırasında çok memnun kalmıştım personelin tavrından. Aynı memnuniyeti burada duyduğumu söyleyemem. Burdan da birşey çıkmayınca döndük eve. Ertesi gün kusmalar da bitti, öksürük ve burun akıntısı başladı. Doktorumuzu aradık, benical kullanalım dedi. Öksürük de bir savunma mekanızmasıdır önlenmemelidir felsefesi aklına yatan ben, kurum doktorunun 2 yaşına kadar önermiyorum tavsiyesini dinledim, vermedim öksürük şurubunu. Ertesi gün öksürük de geçti. Keyif yavaş yavaş yerine geldi. Bugün iştah da yerine geldi. Sadece burun akıntımız ve aksayan uyku düzenimiz kaldı bize yadigar.
İyi ki emmeye devam ediyormuşuz, günlerce sadece emdi. Sonrasında çok yoğunluklu olarak emmeye devam etti. Bugün katı gıdalara döndük. 300 gram kadar kaybetti, bakalım ne kadar sürede toparlayacak.

Bu süreçte civalı derece ile ölçüm yapmayı öğrendim. Gerçekten çok daha sağlam ve kolay.

Hastalanmadan önce çok ağır aksak emekliyordu. HAstalıkta hep yatakta ve kucaktaydı, sonra bir kalktı pıldır pıldır emekliyor. Demek ki gizil öğrenim burada da var. Taşınma günü baba demeye başladı. Babasını görünce baba demesiyle tekrarlardan olmadığı anlaşıldı. Gecelerini ver gündüzlerini ver, baba desinler:P Ben de aynı naneyi yemişim vakti zamanında, o nedenle hadi görmezden gelelim:))

Taşınma firmasına gelecek olursak.Doğançay'la taşındık. Kırılan dökülen eşya olmadı. Lakin ben firmaların daha başarılı bir taşınma gerçekleştireceklerini düşünürdüm. Çok yanılmışım. Tam bir hengame halinde kaldı ev. Neyseki biz önceden mutfak ev tekstili ve giysi kısmını taşımıştık. Hayat kurtarıcı oldu. Umut Ege o gece 3 çarşaf batırdı, o hengamede nerede bulacaktım ben çarşafları kendim taşımamış olsam.

Bu arada Hülya ile (Tuna'nın annesi) telefonla görüştük, Umut Ege'yi sormak için aramıştı. Blog alemi hem çok sarıçizmeli mehmet ağa, hem de bir o kadar yakın. Sesini duymak çok hoştu Hülya.

7 yorum:

K.T dedi ki...

Çok geçmişler olsun Umut Ege ye. Üzüldüm çok.
Umarım çok hızlı toparlar kendini.
Sana kolay gelsin

Tekir dedi ki...

aaaaaaa çok geçmiş olsun... Çok üzüldüm Umut Ege'ye, bayağı bir şey atlatmışsınız hem de taşınma felan... Hay Allah... Tekrar tekrar geçmiş olsun. Çok öpüyorum Umut Ege'ciği...

Mustafa Rumelili dedi ki...

Zorlu bir virajı 300 gr ile döndünüz.
Dilerim yaşamında benzer zorlukları daha zahmetsiz atlatır.
Çoooooook kısa zamanda nice 300 gr'ları almanız dileği ile....
Özlemle öpüyorum:)

Ozguranne dedi ki...

Çok geçmiş olsun, bir an önce iyileşsin Umut Ege. Hastane hastane gezmişsiniz. Söylediklerini yazdım bir kenara. Ne kadar tutarsız. İzin olayı da ilginçmiş hakkaten.
Üfff.
İyileşsin minikler, hasta olmasın. İyi yanı sağlam bağışıklık sistemi. Allah dermansız dert vermesin. öpüyorum ikinizi de...

İlknur dedi ki...

Canim cok gecmis olsun. Neler atlatmissiniz gercekten. Umut Egeye cok acil sifalar.

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

ilk hastalığınız gelmiiş geçmiş ossun tekrardan. asıl senin sesini duymak çok güzeldi. en sağlamı civalı olanlar kesinlikle ve sadece koltukaltından...
300 gr dediğin ne ki? eme eme balıkları yuta yuta toparlar o kendini.
emekleme olayı da hayatınızı pek renklendirecek gör bak :))

saricizmeli dedi ki...

iyi dilekleriniz için çok teşekkürler.

her doktor ayrı birşey söyleyince neye inanacağımızı şaşırdık özgür.

doğru tahmin hülya, iştah inanılmaz açıldı. 300 ü kapadık. şimdi o günlerde alamadığımız kilolarımızın peşindeyiz.